‘Kanlı Noel’in tanıklarından Metin Aybars milliyet.com.tr’ye anlattı: Türkleri gömecekleri yerleri bile planladılar

Kıbrıs’ta 20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a baÄŸlayan gece terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik baÅŸlattığı ve tarihe “Kanlı Noel” olarak yazılan katliamın üzerinden 61 yıl geçti. Saldırılarda 364 kiÅŸi..

‘Kanlı Noel’in tanıklarından Metin Aybars milliyet.com.tr’ye anlattı: Türkleri gömecekleri yerleri bile planladılar
Yayınlanma: Güncelleme: 24 views

Kıbrıs’ta 20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a baÄŸlayan gece terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik baÅŸlattığı ve tarihe “Kanlı Noel” olarak yazılan katliamın üzerinden 61 yıl geçti. Saldırılarda 364 kiÅŸi ÅŸehit düşerken, 103 Türk köyü boÅŸaltıldı. Bu olay Ada’daki toplumlar arası çatışmaların da baÅŸlangıcı oldu.

Rumların ilk saldırılarında sadece LefkoÅŸa’da 92 Türk öldürüldü, 146 kiÅŸi ise yaralandı. Rum terör örgütü EOKA’cı militanlar ilk büyük katliamını, LefkoÅŸa’da bulunan Ayvasıl köyündeki Kıbrıs Türklerine karşı 23 Aralık 1963’te gerçekleÅŸtirdi. Bu köyde esir alınan 21 Kıbrıs Türkü, elleri baÄŸlandıktan sonra katledildi ve toplu mezara gömüldü.

Hedef: Türkleri savaÅŸ sarmalına çekmek! Akdeniz’de gerilimi artıracak ‘Demir Kubbe’ geliÅŸmesi

Rum çeteleri, 24 Aralık 1963’te LefkoÅŸa’nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan’ın eÅŸi ile 3 çocuÄŸunu da vahÅŸice katletti. Binbaşı İlhan’ın evinin banyo küvetinde eÅŸi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan, ölü olarak bulundu. Bu olay tarihe “Kumsal Katliamı” ya da “Banyo Katliamı” olarak geçerken, baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.

Yeni hedef uzay! Selçuk Bayraktar’dan Kızılelma mesajı

KANLI NOEL ÖNCESİ VE SONRASI…

1974 Kıbrıs Barış Harekatı mücahitlerinden biri de 83 yaşındaki Metin Aybars… ‘Türkleri 48 saat içinde gömecekleri yerleri bile planladılar’ diyenTürk Mukavemet TeÅŸkilatı üyesi Aybars o dönem yaÅŸadıklarını, Kanlı Noel’in öncesini ve sonrasını milliyet.com.tr’ye anlatırken arÅŸivindeki fotoÄŸrafları da paylaÅŸtı.

“Bizim Kıbrıs Türklerinin Rumlarla mücadelesi Yunanistan’ın Osmanlı’dan kopmasıyla baÅŸladı.” diyen Aybars ÅŸunları söyledi;

O günlerde Yunanlıları bir hayal sardı. Büyük İskender nereye gittiyse, Yunanlılar ‘Orası bizimdir’ dediler. Bir plan yaptılar, haritalarını yaptılar. O ülkeleri maviye boyadılar. ‘Biz bu iÅŸi yapacağız’, ‘Biz bunu baÅŸaracağız’, ‘Eski Yunanistan’ı kuracağız’ diye günümüze kadar hisleri arttı.

Tabi 2. Dünya Harbi’nden sonra Avrupa ülkelerinden iÅŸgal edildi diye çok sempati topladılar. Rus orduları YeÅŸilköy’e kadar dayanınca İngilizler ‘Ben size yardım edeyim. Ada’yı ikiye böleyim’ dedi. Dolayısıyla Osmanlı, Kıbrıs’ı sembolik bir ÅŸekilde İngilize bıraktı ve çekildi. Ama bu arada 1. Dünya Harbi’nde Türkiye, Almanya ile iÅŸ birliÄŸi yapınca İngilizler fırsat buldu, ‘Ben sana bu Ada’ya yerleÅŸeceÄŸim, sömürgem yaptım’ dedi. O zaman da Rumlar ve Yunanlılar ‘Artık tamam, koptu. Biz bu İngilizlerden alalım bu Ada’yı.’ dedi.

Dilan ve Engin Polat çiftinin davasında şoke eden gelişme! ‘İnfaz edilirlerdi’

“MAHALLELERİMİZDEN GEÇEREK İLHAK İSTERLERDİ, ARALAR AÇILDI”

SavaÅŸ da baÅŸladığı için İngiltere Yunanistan’a ‘Gel sen de katıl. Karşılığında ben size Kıbrıs’ı veririm’ dedi. Tabi onlar korktukları için savaÅŸa katılamadılar. Gözleri kaldı. Bizim halkımızda da bir gerginlik yaÅŸandı. Tabi bunlar durmadan mesela, mahallelerimizden geçerek ilhak isterlerdi. Kıbrıs’ı Yunanistan’a baÄŸlamak isterlerdi. Durmadan gösteriler yaparlar, panayırı fırsat bilirlerdi. Aralar açıldı.

Halep hezimeti günler sonra ifÅŸa oldu! Esad’ın 30 bin askeri 350 muhalifi görünce kaçtı

LEFKOÅžA’DA PATLATILAN BOMBALAR

1955’te bunlar artık baktılar ki; Kıbrıs’ın stratejik önemi çoÄŸaldı. İngilizler ‘Ben burayı size vermem’ deyince onlar da silahlı mücadele yapmak istediler. 1 Nisan 1955 yılında LefkoÅŸa’da 10-15 tane kadar bomba patladı. Kıbrıs Türkleri de tabi bunu kabullenemedi. Åžimdi istila durumu baÅŸladı. O zaman Rum polisleri var, Türk polisleri var. Onlar peÅŸine düştü. Kimdir bunu yapan, hangi teÅŸkilat gibisinden. Bu defa onlar Türk polisleri de vurmaya baÅŸladılar. Bizim halk da buna isyan etti ve ‘Biz Yunanistan’a baÄŸlanmak istemeyiz. Ya Türkiye gelecek buraya ya da bu düzen böyle sürecek.’

1958 mezunuyum liseden. Lise 1’den baÅŸladık lise sona kadar her gün artık okulu bıraktık, bütün öğrenciler sokaklarda. ÇeÅŸitli Türk görüşleri de oldu, ‘Türkiye de gelsin buraya’ diyerek herkes sokaklarda gösteriler yapmaya baÅŸladık. Epey yerlerde Rumlarla kavgalara giriÅŸtik.


“1958’İN OCAK AYINDA 2 GÜNDE 8 ÅžEHİT VERDİK”

Silahlı bir gücün olması gerektiÄŸini anladık. İki taraf arasında çok büyük kavgalar çıkmaya baÅŸlayınca İngilizler de biz ilk göz yumdu, iÅŸlerine geliyordu. Sonra İngilizler de baÅŸladı bizi sokakta yürütmemeye. ÖrneÄŸin; 1958’in ocak ayında 2 günde 8 ÅŸehit verdik, İngilizler vurdu. İlk ÅŸehitlerimizi böyle verdik. Böyle olunca silahlanmamız lazımdı. Ufak çeteler gibi kuruldu.

Bizim arkadaşlar su borularından, arabaların direksiyon borumlarından namlu şeklinde silahlar yapıldı. Av tüfeği fişeği atacak şekilde silahlar yapıldı. Tabi İngilizler halkın elinden av tüfeklerini de topladı. Yerli malı en azından elimizden gelecek kadar ve birkaç da kaçak tabanca vardı.

Türk-İş’in asgari ücret teklifi belli oldu! İşte milyonları ilgilendiren rakam


3 AYDA 200 KİŞİ SOKAKLARDA KATLEDİLDİ

Adnan Menderes hükümetinde o zaman DışiÅŸleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun bu davaya eÄŸilmesi üzerine dediler ki; ‘Yunanistan’ın yaptığı gibi biz de Kıbrıs’a teÅŸkilat kuralım’ Türk Mukavemet TeÅŸkilatı kuruldu. Bizim de silahlarımız olmaya baÅŸladı. Özellikle 1958 yılında Haziran, Temmuz ve AÄŸustos ayında iki taraftan toplam 200 kiÅŸi sokaklarda katledildi. İngiliz ikiye böldü, artık kan gövdeyi götürdü.

İngilizler araya teller çekti. Nöbetçiler koydu ve iki tarafı ayırdı. İngiliz ortada, Türk ve Rum mahalleleri ayrıydı. Köyler de ayrıydı.

Türkiye-Yunanistan DışiÅŸleri Bakanları bir yerde buluÅŸtular galiba. DemiÅŸler ki; ‘Biz bu iÅŸe çare bulalım, bunun sonu gelmez. Kan davasıdır.’ diye. Yunanistan’ın baskısıyla ‘ateÅŸkes’ kararı aldı. Birkaç gün sonra biz de ‘ateÅŸkes’ ettik. Bir sakin hava baÅŸladı.

1959’da da görüşmeler baÅŸladı. Ne olacak, Kıbrıs’ın statüsünü nasıl olacak? O ÅŸekilde gitti. Artık sakinleÅŸti, aradaki engeller kaldırıldı. Belli oldu ki kavga yok. Cumhuriyet kurulacak. Hazırlıklar yapıldı.

KANLI NOEL’E ADIM ADIM

16 AÄŸustos 1960’ta Cumhuriyet ilan edildi. CumhurbaÅŸkanı baÅŸpapaz Makarios, yardımcısı bizim doktor Fazıl Küçük, Rum ve Türk bakanlar ile yetkiler paylaşılacak derken meÄŸer papaz, ‘Cumhuriyeti ben kabul ederken Yunanistan’a baÄŸlamayı ‘atlama tahtası’ olarak saydım’ diyor. Yani ‘İngiliz gitsin, biz bu Türkleri kolay hallederiz’ gibi.

‘TÜRKLERİ 48 SAAT İÇİNDE GÖMECEKLERİ YERLERİ BİLE PLANLADILAR’

Bu arada Türkiye de teÅŸkilatları da ‘laÄŸvoldu’ demedi kimse. Biz de içindeydik, silahlarımız gömüldü. Öyle bir tedirginlik oldu. MeÄŸer Rumlar için için bir katliam hazırlığı içindeymiÅŸ. Paskalya gününde, dünya Noel’i kutlarken onları umurlarında bile olmayacak. Türkleri 48 saat içinde gömecekleri yerleri bile planladılar.

GÜNDÜZ MEMUR, GECE SIRAYLA NÖBET

Durum gerginleÅŸmeye baÅŸlamıştı. Makarios anayasayı deÄŸiÅŸtirmek istedi ve Ankara’ya gidip Türk hükümetini ikna etmeye bile çalıştı. Kabul olmayınca silaha baÅŸvuracaklar. Ama bunu da biz sezdik, iÅŸ tehlikeli oluyor. Türk Mukavemet TeÅŸkilatı… Herkes gündüz iÅŸinde memur, geceleri sırayla nöbet tutulur, uyanık davranılır, takip edilip gözlem altına alınır.

21 ARALIK GECESİ 2 TÜRK GİTTİKLERİ YEMEK DÖNÜŞÜNDE ŞEHİT EDİLDİ

Bu arada bizim Kıbrıs Hükümeti’nin İçiÅŸleri Bakanı vardı. O da eski azılı EOKA’cı. O yetkilerini kullandı ve polisler dahilinde özel teÅŸkilat da kurdu. Türklere baskılar baÅŸladı. 21 Aralık’a geldiÄŸimiz zaman artık durumun tam gergin zamanlarıydı. Bizim LefkoÅŸa da ikiye bölünmüştü. Tam Rum mahallesinde bir Türk bölgesi vardı. Orada kalan 2 Türk gece bir yemeÄŸe gitmiÅŸler. Dönerken Rum polisler bunlara baskı uygulamışlar, tahrik etmiÅŸ. Bizimkiler de karşı gelmiÅŸ. Oradan birkaç Türk aile de karışınca bunlar 2 Türk’ü bir kadın bir erkek ÅŸehit ettiler.

ALARM DURUMUNA GEÇİLDİ, HALK UYARILDI

Belli oldu ki bu iş katliama doğru gidiyor. Bir alarm durumuna geçildi ve TMT tamamen ayağa kalktı. Halkımız uyarıldı. O mahalle boşaltıldı. Türkler daha güvenli yerlere gitti. Durum gerginleşti. Dairelerine giden Türk memurlarına bunlar şiddet uyguladı. Hatta bazıları sonrada çıktı, kaybedildiler bile. Herkes kendi bölgesine çekildi. Bir savunma durumuna geçtik ama silahlarımız gömülü birkaç tanesi hariç.

RUMLARIN PROPAGANDASI: OKULU ATEÅžE VERDİLER, TÜRKLER YAPTI’ DEDİLER

Rumların tahrikleri de devam etti. Çünkü 1 ay kadar önce sırf hazırlık olsun diye bir EOKA’cının heykeline bomba koydular, bir okulu ateÅŸe verip propaganda yaptılar. İşte ‘Türkler bize böyle yapıyor’ diye. Öyle olunca iÅŸ tamamen ciddiye vardı ve kimse iÅŸe gitmedi.


İLK ÇATIŞMALARIN YAŞANDIĞI YER: KÜÇÜK KAYMAKLI

Köylerimiz de ikiye bölünmüştü. Her köyün Türk mahallesi, Rum mahallesi vardı. Herkes kendi kabuÄŸuna çekildi. 21-22 Aralık çok sakin ve tedirgin geçti. O gece Rumlar bizim Atatürk heykeline ateÅŸ açtılar. Rauf DenktaÅŸ beyin ofisine ateÅŸ açtılar derken bir tahrik oldu. Artık silahları çıkardık yeraltından. Tabi silahlarımızın mermileri çürümüş, nemlenmiÅŸ. Bir çatışma baÅŸladı. İlk çatışmalar LefkoÅŸa’nın biraz dışında Küçük Kaymaklı diye bir yer vardı, köy gibiydi. Rumlar oraya saldırdı. Epey çatışma olduktan sonra bizimkilerin mermisi bitti. Bazıları çekildi, bazıları LefkoÅŸa’ya kaçabildi. Kaçamayanları da Rumlar esir alıp götürdü. Artık kıyamet koptu.

Köyüne gitmek isteyenler yollara düştü. Rumları onları toplayıp katletti. Hala bulunamayanlar var, bir yerlere gömdüler.

21 Aralık günü halk arasında bu iÅŸin miladı oldu. İki taraf da ayrıldı. 1964’ün içinde çok çatışmalar oldu. 1965’ten 1968’e kadar süren köylere baskınlar, katliamlar oldu. Yunanistan’dan bir tümen asker geldi. Eski bir albay vardı Kıbrıs’ta Rivas. Birkaç köye saldırıp katliam yaptı. Bazı köylerde çok büyük olaylar oldu.

Türkiye’nin uçak göndermesi, müdahaleleri oldu. Kıbrıs Türk’ü sabırla bekledi. 11 sene sonra biraz nispeten ortalık sakinlemiÅŸti. 15 Kasım 1967 yılında köye saldıran Rumlar 24 kiÅŸiyi katletti. Türkiye, Yunanistan ve Rum tarafına çok büyük tepki gösterdi. Yunan tümeni de albayı da mecburen geri çektiler, tabi göstermelik. Zaten bunlar kendi ordularını kurmuÅŸlardı bin kiÅŸilik.

Bizim köylerde, 5 bir köyde mücahit, 10 baÅŸka bir köyde mücahit o ÅŸekildeydi. Bir sabah baktık 15 Temmuz 1974 sabahı Rum tarafında gürültüler, patlamalar… Orada da cunta hükümeti var. Bu cunta hükümeti Makarios ile kavgaya girdi. Makarios, Türkleri sindireceÄŸini söyler. Onlar da bir an önce iÅŸi bitireceklerini söyler. Derken o kavgada Makarios’un sarayına saldırılar oldu. Biz uzaktan alarma geçtik, seyrettik. Bu katliam 2 gün kadar sürdü gözümüzün önünde. Çoluk çocuk hiç bağışlamadılar.

20 Temmuz’da (1974) baÅŸlayan indirme çıkarmayla da bu iÅŸ böyle sona erdi uzun uzun çok sıkıntılar çekerek.

Alıntı Metni

“KANLI, TERÖRİST SALDIRILARIN BAÅžLANGICI”

Kıbrıslı akademisyen Doç. Dr. Emete Gözügüzelli de ‘Kanlı Noel’in Kıbrıs Türkü’nün en önemli tarihsel dönüm noktalarından biri olduÄŸunu belirterek milliyet.com.tr’ye ÅŸu açıklamaları yaptı; Zira 1960 ortalık cumhuriyeti döneminde Kıbrıs Türklerinin kurucu ve eÅŸit egemenlik haklarını Rumların kabul etmemesi, Kıbrıs Türkü’nü azınlık durumuna düşürmesi, Kıbrıs Türkü’nün anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile baÄŸlarını koparması, ada Türklüğünü sonlandırmak üzere baÅŸlatmış oldukları kanlı, terörist saldırıların baÅŸlangıcıdır.

Bu tarihi zaman diliminde 1963 yılından itibaren Rumlar, Makarios’un 13 maddelik anayasa deÄŸiÅŸiklik önerisini Türklerin kabul etmemesi neticesinde eylemlerini silahlı ve terör örgütüne dayanan EOKA çatısı altında Türklere karşı yöneltmiÅŸtir. Türkler doÄŸrudan hedeftir. Türklerin bu süreçte tamamıyla yok edilmesi ve kendilerine dayatılan azınlık haklarını kabul etmesi en önemli amaçlarıdır. Bu nedenle 11 yıl Kıbrıs Türkü’ne yönelik her türlü uluslararası hukuka aykırı eylemleri icra etmiÅŸlerdir.

– Malları yaÄŸmalanmıştır.
– Evleri yıkılıp talan edilmiÅŸtir.
– Kendi vatanlarında mülteci durumuna düşürülmüş, çadırlarda maÄŸaralarda yaÅŸamak zorunda bırakılmışlardır.
– Kıbrıs Türkü’ne yönelik baÅŸta uluslararası hukuk açısından kabul edilemeyecek olan insanlığa karşı eylemler içerisinde bulunduÄŸu tespit edilmiÅŸtir.
– Kıbrıs Türkü’ne 1963’ten sonraki her dönemde soykırım icra edilmiÅŸtir.
– Katliamlar çok zarar verici boyutta gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
– Kıbrıs Türkü ‘Kanlı Noel’ haftasıyla birlikte kendilerine yönelik devlet dairelerinden dışlanmıştır.
– Bir yerden bir yerlere seyahat etme özgürlükleri kısıtlanmıştır.
– Aç bırakıldıkları dönem baÅŸlamıştır.
– MaaÅŸlarını alamamaya baÅŸlamışlardır.
– Kendilerine giden su kanal hatları kesilmiÅŸtir.
– Sokaklarda özellikle gecenin bir vakti çan seslerinin çalmasıyla birlikte evlerinden yalın ayak bir ÅŸekilde sokaklara sürülere, savaÅŸ esiri olarak kullanılarak bir bölgeden bir bölgeye geçiÅŸte kullanılmış ve ciddi vahÅŸetler, tecavüzler, ızdırablar yaÅŸatılmıştır.

Bize bu vahşet net bir şekilde göstermiştir ki; Anayasal haklar var olmasına rağmen, uluslararası hukuk zemininde yeni kurulan devletin Cenevre Sözleşmelerini kabul etmesi, soykırım sözleşmesine taraf olmasına rağmen Rumlar hiçbir sözleşmeye sadık kalmadan, temel anayasa insan haklarına, egemenlik haklarına sadık kalmadan yazılı yasaların üstünde bir keyfi muamele ile Kıbrıs Türklerine katliam, soykırım, vahşet, barbarlık ve insanlık dışı eylemlerde bulunarak büyük bir insanlık suçu işlemişlerdir.

“HATIRALARIMIZDAN ASLA SİLİNMEYECEK”

Bu tarihi dönem, tarihi an ‘Kanlı Noel’ ile hatıralarımızdan asla silinmeyecek bir olgudur. Bu dönemde çok şükür olsun, anavatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kıbrıs Türkü’nü hiçbir zaman yalnız bırakmadığı ve baÄŸların çok daha kenetlenecek bir sürece girildiÄŸi dönemin de bize kendisi gösterdiÄŸi yılların tezahürü olmuÅŸtur.

Türkiye, maaÅŸları kesilen Kıbrıs Türklerine maaÅŸlarını vermeye, gıda yardımı ulaÅŸtırmaya, Kızılay çadırları yardımı yapmaya ve binbir zorluk içerisinde kalınmasına raÄŸmen insani anlamda Kıbrıs Türkü’nün her zaman yanındaydı.

Aynı zamanda bu tarihi süreçte ‘Aslında kimse uyumuyordu’ diyen özellikle İsmail Tansu gibi Türk Mukavemet TeÅŸkilatı’nın ve teÅŸkilat yapısındaki kurucu isimlerin Kıbrıs Türkleri üzerinde özellikle teÅŸkilatlanması ve yapısındaki güçlü ağın, güçlü direniÅŸin Rumlara hiçbir surette meydan verilmeyeceÄŸinin direniÅŸin sembolü de bu mücadelede kendilerini göstermiÅŸlerdir.

Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türkü mücahitleri ‘Kanlı Noel’ olayından sonra büyük bir direniÅŸ göstererek bu süreci birbirine kenetlenerek tek yürek bir ÅŸekilde azınlığa düşülmeyecek ÅŸekilde kendi direniÅŸini kurmuÅŸ ve Rumlara boyun eÄŸmemiÅŸ ‘Megali İdea’ya karşı direnç göstermiÅŸtir.

“SALDIRILARIN TEMEL GAYESİ TÜRKLERİN TAMAMEN YOK EDİLMESİ”

Tahtakale semtinde 20 Aralık’ı 21 Aralık’a baÄŸlayan gecede Rumların katlettiÄŸi iki Kıbrıs Türkü’nün ardından Ada geneline yayılan saldırıların en başında ve baÅŸlangıcında 24 Aralık’ta binbaşı Nihat İlhan’ın eÅŸi ve 3 çocuÄŸunun banyo küvetinde hunharca katledilmesinin ardından yoÄŸunlaÅŸtırılan Kıbrıs Türkü’ne saldırıların temel gayesi Türkiye, Türk Devleti’ne ve Kıbrıs Türklüğü’ne Rumlar tarafından verilmek istenen bir mesajdı. Ada’da hiçbir Türk istenmiyor, Türk kimliÄŸi kabul edilmiyor ve Türklerin tamamen yok edilmesi isteniyordu.

İşte banyo küvetindeki bu vahÅŸet ve barbarlığın tek ifadesi vardı: Rumların dünyada ne kadar barbar, ne kadar insanlık dışı uygulamaları Türklere baÅŸlattığının resmedilmesi açısında. Bu nedenle bu tarihi olaylar ve sonrasında Kıbrıs Türklüğü’ne yaÅŸatılanlar ÅŸunu net bir ÅŸekilde gösterdi; Rum-Yunan ikilisi dün sahip oldukları ‘Bütün Ada, Yunan Adası’dır’ zihniyetinin bulaÅŸmış bir hastalıktan ibaret olduÄŸunu halen sürdürerek devam etme niyeti taşıdığını görmekteyiz.

“TEHLİKELİ SULARDA YÜZMEYE ÇALIÅžMAYA DEVAM EDİYORLAR”

Bu baÄŸnaz düşüncenin bugün halen Rum-Yunan liderliÄŸinde sürdürülmesi ve aşırı silahlanma yoluna giderek ABD’nin ve Avrupa’nın kendilerine bu amaç uÄŸruna geçmiÅŸte olduÄŸu gibi yeniden destek vererek Türkleri karşılarına alma gibi bir amaç içerisinde bulunduklarını görmekteyiz. Tehlike sularda yüzmeye çalışmaya devam ediyorlar. Fakat bu kez Türkiye dünden çok daha güçlü, dünden çok daha güçlü Kıbrıs Türkü var. Kendi devletinde kendi sancağında kendi vatanının çok daha üstün mücadele ve kabiliyetle koruma, azmi ve kararlılığı içerisinde yerini almıştır.

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.