Güvenli bölge politikası uluslararası model

Aslıhan Altay Karataş – Analizde, Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgelerin, Suriye’nin geleceğinde kapsayıcı bir yönetim anlayışı için zemin sağladığı vurgulanırken, “Muhalefetin bir arada kalabilmesi ve kendini Suriyeli olarak tanımlayarak etnik mensubiyetleri göz ardı etmesi, 13 yıllık iç savaşın ardından Baas rejiminin devrilmesinde önemli bir role sahip olmuştur. Türkiye’nin sağladığı özgürleştirilmiş alanlar, terör örgütlerine katılımın neredeyse tamamen engellendiği bir toplumsal yapı yaratmıştır” tespitleri yer aldı.

MİA araştırmasında, 24 yıllık Esed rejiminin yıkılmasıyla birlikte ortaya çıkan yeni dönemin, nasıl bir süreç neticesinde dönüştüğü incelenirken, Türkiye’nin tesis ettiği güvenli bölgelerin rol ve işlevi değerlendirildi.

Saha çalışması yapıldı

Analizde, Suriye’deki iç savaşın yarattığı ortamdan faydalanan DEAŞ ve PKK/PYD-YPG gibi terör örgütlerinin bölgede varlıklarını tahkim etmesiyle, Türkiye açısından güvenli bölge stratejisinin uygulanmasını zorunlu hale geldiği ve Türkiye’nin kara harekatları sonucunda Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturduğu hatırlatıldı. Türkiye’nin bu bölgelerde sağladığı güven ortamının kamu hizmetlerinin ve gündelik hayatın devamını mümkün kıldığı, bu durumun da terör örgütlerine katılımı minimize ettiği belirtildi.

Terörü engelledi

Güvenli bölgelerin, Suriye halkı tarafından “özgürleştirilmiş bölgeler” olarak tanımlandığı ve algılandığına dikkat çekilen analizde, şöyle denildi: “Halkın kendini güvende hissetmesi, güvenli bölgelerin sadece birer askerî harekât alanı değil, aynı zamanda geleceğe dair bir düzen ve birlikte yaşama tahayyülünün temel taşları olduğunu da göstermiştir. Güvenli bölgelerde sağlanan istikrar, halkın bir arada yaşama iradesini güçlendirmiştir. Türkiye’nin sağladığı özgürleştirilmiş alanlar, halkın Türkiye’ye olan güvenini artırmış ve terör örgütlerine katılımın neredeyse tamamen engellendiği bir toplumsal yapı yaratmıştır.”

Analizde Türkiye’nin güvenli bölge politikasının, terörizmle mücadele ve insani yardım konusunda uluslararası bir modele dönüştüğü tespitine de yer verildi. Bu bölgelerde halkın kendini “Suriyeli ve devrimci” olarak tanımlamasının, sağlanan düzenin ve özgürlüğün somut bir göstergesi olduğu vurgulanırken, analizde şu tespitlerde bulunuldu: “Muhalefetin bir arada kalabilmesi ve kendini Suriyeli olarak tanımlayarak etnik mensubiyetleri göz ardı etmesi, 13 yıllık iç savaşın ardından Baas rejiminin devrilmesinde önemli bir role sahip olmuştur. Suriye iç savaşının yarattığı güvensiz ve istikrarsız ortamda özgürleştirilmiş bölgeler, halkın geleceğe dair umutlarını diri tutmuş ve bölgedeki toplumsal yapının yeniden inşasında önemli bir mihenk taşı olmuştur.”