Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, CNN Türk ekranlarında Fulya Kalfa’nın sorularını yanıtladı. Bakan Işıkhan’ın açıklamaları özetle şöyle:Öncelikle tüm İstanbullulara ve dün de Kütahya sallandı biliyorsunuz, Kütahyalı..
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, CNN Türk ekranlarında Fulya Kalfa’nın sorularını yanıtladı. Bakan Işıkhan’ın açıklamaları özetle şöyle:Öncelikle tüm İstanbullulara ve dün de Kütahya sallandı biliyorsunuz, Kütahyalı kardeşlerime ve depremi hisseden tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun teklifimi iletmek istiyorum.
“DEPREM SİYASET MALZEMESİ DEĞİLDİR”
Deprem bize bir kez daha şunu gösteriyor, aslında bir deprem bölgesinde yaşıyoruz. Çok şükür can kaybımız olmadı, bu sevindirici bir özellik bence. Depremin olduğu ilk günden itibaren devletimizin tüm yıkanları biliyorsunuz seferber edildi. Sayın Cumhurbaşkanımız, başta olmak üzere bakanlarımız, tüm kamu kurumu ve kuruluşlarımız depremin anından itibaren burada görev almaya başladılar.
Burada kentsel dönüşüm projeleri, yapı, denetim sistemleri, deprem yönetmenlikleri gibi konuların ne kadar hayatı olduğunu, siyasete malzeme yapılmayacak kadar da önemli mevzular olduğunun altını çizmek istiyorum. Depremi önleyemeyiz, ancak depreme hazırladığı şehirler, daha güçlü şehirler inşa edebiliriz. Bu da bizim elimizde aslında.Bunun en kestirme yolu, en kısa yolu da aslında kentsel dönüşümdür. Çevre ve Şehircilik Bakanımız dün de bir programda ifade ettiğ gibi. Artık hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme geçmemiz gerekiyor.
Devletimizin sağladığı olanaklarla birlikte, özellikle deprem riski taşıyan hasarlı, az hasarlı ya da çok hasarlı binaların hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm sürecine girilmesini ben özellikle istirham ediyorum vatandaşlarımızdan. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür afetlerden korusun demek istiyorum.
BELEDİYELERİN 196 MİLYAR TL BORCU VAR
Sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülürlüğü için bizim tek bir gelirimiz var. Bu gelir de işverenlerimizin ve kamu kurumlarımızdan tahsil ettiğimiz sigorta primleri. Ancak belediyeler 31 Mayıs seçimleri öncesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın defayeten ifade ettiği konu, prim borçlarının ödenmesi noktasındaki ifadesinden sonra inanın tüm belediyelerle yakın iletişime girdik. Biz burada da siyasi parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyelere eşit bir şekilde yaklaştığımızı ifade etmek istiyorum. Primleri düzenli bir şekilde ödeyen, çünkü işçilerimize ücretlerini ödedikten sonra prim borçlarının da mutlaka SGK yatırılması gerekiyor. Bu çerçevede aslında primlerin düzenini ödeyen tüm belediyelerimize, belediye başkanlarımıza da huzurlarınıza teşekkür etmek istiyorum. Çünkü sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülürlüğü ve girdi ve çıktı düzenini elde edebilmemiz için bu primlere büyük ihtiyaç duyuyoruz. Ancak şunu fark ettik, bazı belediyelerin prim borçların nedeniyle daha fazla zorlandığını, borçlarını ödememe noktasında eylemlerde bulunduğunu gördük. Yani aslında en mantıklı yöntem belediye başkanlarının mali bir sorumluluğu da bulunmaktır. Mali sorumluluk gereği olarak da primlerin SGK’ya ödenmesi gerekiyor.
Mart ayında geçen 2-3 ay öncesindeki programda 96 milyardı fakat şu an bu rakama 100 milyar daha faizle birlikte bir rakam eklendi. Bunun sürdürülemez olduğunu fark ettik ve belediyelerimize, belediye başkanlarımıza iletişime geçtik. Çünkü SGK olarak bizim temel amacımız iletişimi sağlamak ve prim borçları olduğunu, bu prim borçlarının ödenmesi noktasında kendilerini davet ettik. Birçok belediye bizimle iş birliğine girdik. Sizin sorunuzla ilgili olarak da 149 belediye toplamda 30 milyarlık prim borcunu ödemek üzere SGK’ya başvurmuştur. Bu süreçte belediyelerimize aslında şunu ifade ettik, prim borçlarını ister taksitlendirebilirler ya da üzerlerinde şerh ya da ipotek bulunmayan gayrimeykullerini de bize gösterebilirler ve teminat olarak gösterebilirler ve borçlarını yapılandırabiliyorduk.
Bizim amacımız burada siyasi parti ayrımı gözetmek için tüm belediyelere eşit ve adil bir şekilde yaklaşıyoruz. Benim buradaki en önemli derdim prim tahsilatını gerçekleştirmek. Benim için önemli değil ki A belediyesi, B belediyesi. Ayrıca bu yönde spikülasyonlar söz konusu oldu. Bunu da üzülerek takip ediyoruz. Biz bu çerçeve içerisinde de aşağı yukarı şu ana kadar SGK tarafından toplam tahsilat tutarımız 28.2 milyar tutarında.
Önceki dönemlerde var olan bir borç ödenmiyor. Belediye başkanları tarafından ödenmeme yönünde de bir niyet söz konusu. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın o ifadesinden sonra tüm belediyeler, özellikle SGK’ya prim borcu olan belediyeler bizimle iletişime geçiyor.Şu an 28.2 milyar lira tahsilat gerçekleşti.
Özellikle ilaçların geri ödeme sisteminde sağladığımız ve vatandaşlarımıza sosyal güvenlik çatısı altında sunmuş olduğumuz sağlık hizmetlerinin ve diğer giderlerinin karşılanmasına bu rakamın ne kadar önemli olduğunu da tekrar vurgulamak istiyorum. Özellikle tabii Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlandı. Bu çerçeve içerisinde de belediye şirketlerinin SGK’ya olan prim borçlarını da kaynağında tahsil etme yöntemine başvurdu. Online kamu tahsilat sistemiyle genel bütçe paylarından SGK’ya olan borçları tahsil edilebiliyor. Bu da bizim için devrim niteliğinde bir kararnamedir. Artık belediye başkanlarımıza, belediye yönetimlerine gerek kalmadan biz bu primlerini, sosyal güvenlik primlerini tıpkı belediyelerde olduğu gibi belediye şirketlerinden de tahsil edebiliyoruz.
ORAN GİTTİKÇE DÜŞÜYOR
Şu an aslında bir çalışan 1.61 kişinin maaşını ödeyecek pozisyonda. Bu rakam 2009’da yaklaşık 2.5 çalışana emekliye denk geliyordu. Bir çalışan 2.5 emeklilik aylığını ödeyecek düzeyde. Bu oran gittikçe düşüyor. Biz de bunu fark ettik bu süreç içerisinde ve istihdam politikalarımızı aktif hale getirdik. Çünkü bu dengeyi sağlıklı bir şekilde işletebilmek için de istihdamı geliştirme dışında, işsizliği düşürme noktasında başka alternatifimiz yok. Uyguladığımız aktif sistem politikalarıyla aktüeryal dengeyi yine dengelemeye gayret ediyoruz. Bunda da başarılı olduğumuzu ifade etmek isterim.
HEDEFİN BÜYÜK BİR KISMINA ULAŞTIK
Bize arsa teklif ediyorlar, basınada öyle açıklamalarda bulunuyorlar. Fakat bize teklif ettikleri arsalar ya da gayrimenkullerin üzerinde şerh ve ipotek var. Biz SGK yönetim kurulunda bunları gündeme aldığımızı, o arsaları nasıl kabul edebiliriz? Çünkü yönetim kurulu burada tek karar merci. Onu da özellikle ifade etmek istiyorum. Biz de tekrar geri dönüyoruz ki, bize verdiğiniz bu gayrimenkullerin üzerinde şerh var. Bunu mutlaka düzeltin, değiştirin ya da bize başka alternatifler getirin. O noktada iletişimi kurduk. Şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi de yeni bir yapılanma içerisine girdi. Ekipler karşılıklı olarak çalışıyorlar. Ve prim devletinin tahsilat noktasında da iyi bir noktaya geldiğimizi söyleyebiliriz. Bundan başka çare, biz devlete olan borcumuzu yok sayamayız. Öyle değil mi? Yani bu çerçevede biz devlet olarak mevzuatımıza vermiş olduğu yetkiye dayanarak işimizi yapıyoruz. Aslında keşke primlerini, ücretini öderken bir işinin bağışını, aynı zamanda prim kesintilerini de bir köşeye ayırarak bunu SGK’ya gönderse hiçbir sorunla karşı karşıya kalmayız. Bunları da gündeme getirmeye gerek kalmaz. Ama ne yazık ki böyle bir gelenek hasıl olmuş. Ben de bakan olarak görevlendirdikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim bu durumu. Bu çerçevede de hiçbir belediye ayrımı gözetmeksizin, açık yürekli ifade edeyim. Hatta Çankaya Belediyesi’nde de belediye başkanımıza birebir görüşerek bu SGK tarihinde yaklaşık bir milyar dolayında bir tahsilat gerçekleşirdi. Bu bizim için sevindirici bir süreçtir. Biz parti ayrımı gözetmiyoruz. Biz 85 milyonun işçinin, çalışanın, emeklinin hakkını korumakla sorumluyuz tahsilat sürecinde. Bizim hedefimiz buydu. Biz bu hedefimizin büyük bir kısmına da ulaştığımızı söyleyebilirim.
SMA, KANSER HASTALARI TEDAVİLERİ
Müjdeyi SMA’da hastalarımıza ve ailelerimize inşallah paylaşma fırsatımız olacak. Ama özellikle bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum eğer müsaade ederseniz. Şimdi sağlık bizim için çok önemli. Bu sağlık sistemi içerisinde ne yazık ki sadece ülkemizde değil, dünyada da kronik hastalıkların, kanser hastalıkların, nadir hastalıkların, ruh sağlığı hastalıklarının gittikçe arttığını görüyoruz.
Bununla birlikte demans hastalıkları, Alzheimer ve Parkinson rahatsızlıkları daha belirgin hale gelmeye başladı. Öyle bir durumdayız ki artık her ailede bir kanser hastası. Allah korusun çok ciddi, tedavi süreci oldukça zor geçen bir hastalık. Bunun yanında Alzheimer da öyle. Her evde neredeyse bu tür vakalarla karşılaşıyoruz. Şimdi burada bizim yükümlülüğümüz, sorumluluğumuz artıyor. Neden artıyor? Çünkü etkili olan ilaçların kullanımını da sosyal güvenlik kurumu olarak biz finanse ediyoruz. Bunun yanında biliyorsunuz yaş nüfus oranımız da gittikçe artıyor. 79 doğuştan yaşam beklentisi, 79 şu an 80’e ulaşmış durumda. Ve gelecekte yaş nüfus oranımız %10’un üzerinde 11-12’ye çıkabilecek bir projeksiyon söz konusu. Biz de politikalarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Sizler de çok iyi bilirsiniz ki yaşlılık ve emeklilikle birlikte sağlık giderleri artıyor. Yakınlarımızdan, büyüklerimizden biliyoruz.
8 BİN 873 İLAÇ SGK TARAFINDAN KARŞILANMAKTADIR
Geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlardan söz etmek isterim. Özellikle kanser tedavisine kullanılan ilaç sayısı 818. 91 adedi de yurt dışından temin edilen ilaçlar olmak üzere 909 adet. Sosyal güvenlik geri ödeme listesine dahil ettiğimiz ilaç sayısı. Bugün itibariyle geri ödeme kapsamında alınan ilaçlarımızın sayısını komisyonlarımızın belirlediği ilkeler doğrultusunda giderek arttırıyoruz.
Güncel rakamlara göre bunları paylaşmak isterim size. 8.475 yurt içi, 398 de yurt dışında olmak üzere toplam 8.873 ilaç SGK tarafından karşılanmaktadır. 2024 yılında geri ödeme kapsamına aldığımız ilaç sayısı 432 yeni ilaç ödeme kapsamına alındı. Bunlardan ikisi kanser tedavisine kullanılan yurt dışı ilaç. 51’i kanser tedavisinde kullanılan toplam 425 ilaç ülkemizde kullanılabilir hale gelmiştir.
Her geçen gün hastalarımızın ihtiyaç duyduğu bu ilaçlar bilimsel komisyonlarımız söz konusu Sosyal Güvenlik Kurumu’nda. Burada özellikle sağlık sisteminin çeşitliliğini dikkate aldığımızda aslında birçok faktörden oluşuyor. Sağlık hizmetlerinin finansmanı bizim için çok önemli. Bu finansmanı yönetebilmek için politikalara ihtiyaç duyuyoruz. Bu çerçevede biz 2024 yılında Sağlık Politikaları Bilimsel Danışma Komisyonu’nu oluşturduk. Alanında uzman 106 akademisyen. Kendilerine de huzurlarınıza teşekkür etmek istiyorum. Hiçbir ücret almadan bu komisyonda görev almaktadır. Bu çerçeve içerisinde bizlere bilimsel ve teknik danışmanlık hizmeti sunuyor. Acaba hangi ilaç daha etkili? Burada bir suistimal var mı? Takip süreci değerlendirerek özellikle kayıp kaçakların önlenmesi sürecinde de bu komisyonumuz bize önemli katkılar sağlıyor.
Bunun yanında sizler de farkındasınız sağlıkta dönüşüm programı ve 2008 yılındaki sosyal güvenlik reformu sayesinde gerçekten vatandaşlarımız dünyanın hiçbir yerinde ve ülkesinde vatandaşların ulaşamadığı nitelikte sağlık hizmetlerinden faydalanmaktadır. Bunu çok rahat görebiliyoruz. Belki belli bir yaşlı olan şu an ekranları başında izleyen vatandaşlarımız bunu çok iyi analiz edebilir. Eskiden SSK’nın kuyruklarını, ilaç almak için vatandaşımızın çekmiş olduğu çileyi sabah altısında sadece randevu almak için, o deftere ismini yazdırmak için çile çeken vatandaşlarımız vardı.
Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde 2008 yılında sosyal güvenlik reformunu hayata geçirdik. Bunun meyvelerini de çok fazla almaya başladık. Özellikle Avrupa’daki sistemlerle karşılaştırdığımızda en basitinden şehir hastanelerini düşünelim.
Şehir hastanelerinde sunulan hizmetin kapıdan girişinizde belli oluyor. Yani binlerce şükür Sayın Cumhurbaşkanımıza da şükranlarımızı arz ediyorum vatandaş olarak da. Girdiğinizde orada hemşehrilerimiz, doktorlarımız güler yüzle sizi karşılıyor, refakat ediyor, gideceğiniz poliniğe kadar yönlendiriyor ve otel konforunda hizmetlerin sunulduğu bir sağlık sistemine dönüştü. Burada özellikle geri ödeme kapsamını aldığımız bu ilaçlar yenilikçi ilaçlar, akılcı ilaçlar ve biyoteknolojik ilaçlar. Bunlar özellikle hastalıkların tedavisinde kullanılan önemli ilaçlardır. Yani tedavide şu an doktorlarımızın tıp dünyasının kullandığı en etkili ilaçları biz geri ödeme kapsamına alıyoruz ve vatandaşlarımıza bunları ücretsiz olarak sunmaya gayret ediyorum.
SMA HASTALARI İÇİN MÜJDE
Dediğiniz gibi SMA ile ilgili o müjdeyi de sizinle paylaşalım. Özellikle bu hastalığın tedavisi zor. Çocuklar çok acı çekiyordu. Ailelerin bu süreciye daha rahat bir şekilde tedaviden maksimum fayda elde etmeleri noktasında da bir müjdemiz olmuştu. Bunun yanında SMA, MS ve ALS gibi nadir hastalıklara da biz orada kullanılan ilaçları da geri ödeme kapsamına aldık. Burada özellikle o müjdeyi de sizinle paylaşmak isterim. Kullanım kolaylığı olan bir SMA ilacı daha geri ödeme kapsamına almış olduk.
Hastaların alternatif tedaviye erişimlerini sağlamış olduk. Bunun yanında bilgisayarlı tomografi ve MH görüntülemelerinde kullanılan kontrast maddi ilaçlarının hastaneler tarafından temin edilmesi sağlanarak artık vatandaşlar bu maddeleri ezanelerden almaya ihtiyaç duymayacaklar. Son bir müjdemiz de dijital takip sistemiyle bu da yoğun bakım ünitelerinde oluşturulan sağlık verilerinin sisteme entegre edilerek anlık olarak bunları takip edilmesi sürecini de başlatmış olduk. Çünkü yoğun bakım ünitelerinde bazen sıkıntılarla karşılaşılabiliyordu. Anlık olarak bunları bu sistemi dijital ortamda gözlemleme fırsatımız oldu.
Çünkü diabet 1 hastaları, biliyorsunuz ülkemizde yaklaşık olarak 25.000-26.000’e yakın 18 yaş altında bulunan vatandaşımız bulunmakta. Şeker ölçümü ya parmağa delerek ya da çift altı glikos ölçüm aracını kullanarak yapılabiliyordu. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla birlikte biz bunu SGK’nın geri ödeme listesine aldık.
Şimdi hem ilaçların geri ödeme listesine alınması noktasında hem de sunduğumuz sağlık hizmetlerinin kalitesi açısından gerçekten bu alanda çalışan bir kardeşimiz, bir hoca olarak da bunu bu konuda söyleyebiliriz. Bizim karşılaştırabileceğimiz bir ülkede söz konusu değil. Çünkü yurt dışında, özellikle vatandaşlarımız geldiği zaman ülkemize bunu çok rahat gözlemleyebiliyorlar. Yurt dışında ilaç bulunabilir ama o ilacın bedeli o kadar yüksek ki bunu satın almaya gücünüz yetmiyor. Ama devlet garantisi altında biz vatandaşlarımızın, hastalarımızın ihtiyaç duymuş olduğu ilaçları kolaylıkla temin edebiliyoruz.
Glikos ölçüm cihazıyla ilgili bir rakamı paylaşmak istiyorum. Maliyeti yaklaşık 50 bin lira. 40 bin lirasını SGK olarak biz ödüyoruz. 10 bin lirasını da vatandaşın katkısını istiyoruz. 40 bin liranın SGK’ya olan bir yıllık maliyeti 1 milyar lira. Biraz önce belediye ödenmeyen prim borçlarından konuştuk ya, 1 milyar lira. Biz bu rakamları topluyoruz, prim borçlarının tahsilatını gerçekleştiriyoruz ve bunun gibi sadece diabet 1 hastaları için, çocuklarımız için 1 milyar lira harcıyoruz. Bizim girdiğimiz ne kadar çok olursa nadir hastalıklar. Kıymetli arkadaşlarım gerçekten ateş düştüğü yeri yakıyor bunu görüyorum. Bir kanser hastası, bir demans hastasıyla çalışmak ben bu alanda çalıştığım için de çok iyi biliyorum.
Burada hem sizin aracılığıyla da hem sağlık bakanlığımız hem de aile sosyal hizmetler bakanlığımızda bir çağrıda bulunmak istiyorum. Ailelerin bu süreçte desteklenmeye ihtiyacı var. Özellikle hastanelerimizde, onkoloji hastanelerimizde, ruhsağlık kliniklerinde ve mutlaka psikososyal destek verilmesinin önemini sizin aracılığınıza paylaşmak isterim.
HİLELİ BOŞANMALAR
Bu da toplumda sıklıkla karşılaştığımız bir konu aslında. Biz SGK olarak kayıt dışılıkla, usulsüzlüklerle, suistimallerle mücadele etmek için 2024 yılını Abdülkadir Bey denetim yılı olarak ilan etti. Ve hala devam ediyor. 2024, 2025, 2026 ve süregelen bir yapı söz konusu. Biz bunu aksatmıyoruz. Denetim en önemli fonksiyonlarımızdan bir tanesi. Ve burada 2024 yılı içerisinde 1 milyon dolayında risk analizine dayalı bir denetim gerçekleştirdik. Bu denetim 1 milyona yakın risk analizine dayalı, yapay zekadan da faydalanarak bu denetimleri gerçekleştirdik. Sahte işyerleri, sahte sigorta, muazzalı yani danışıklı sigorta girişleri gibi olayların olduğunu gözlemledik. Ve bunu takip altına aldık. Sadece ileri boşanmalar üzerinden yapılan incelemelerde yaklaşık 9 bin sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alındığı tespit edilmiştir. 9 bin vatandaşımız sahte boşanma yoluyla yetim aylığı alıyor.
Burada çok önemli bir konu, 7400’lü ile ilgili işlem başlattık. Hem ödenen rakamların geri alınması, faizleri geri alınması hem de savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Burada aslında haksız kazanç elde edilmesi değil, bunun yanında sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülebilirliğini biz tartışıyoruz. Bir yanda sağlıklı bir şekilde, düzenli bir şekilde primini ödeyen bir vatandaş sosyal güvenlik sistemini ödüyor. Hastalandığı zaman Allah korusun ya da bir hastalığa yakalandığı zaman gidiyor hastaneye tedavi görüyor. Ama öte yanda da bu tür hileli, usulsüzlüklerle, sistemde var olan küçük boşlukları fırsata dönüştürerek de bu tür hileli yollarla kayıt dışılığı biz onaylanıyoruz. Ve bu yıl süresince ilerleyen yıllarda da sahteciliğe karşı sıfır tolerans ikisini benimseyerek denetimlerimizi de bu sıklıkta inşallah gerçekleştireceğiz.
VATANDAŞLAR ŞİKAYETTE BULUNSUN
Maliyetini hesapladığımızda aslında Sosyal Güvenlik Kurumu’nda daha sağlıklı verileri kapsamlı olarak alabiliriz. Ama 1 lira olsa bile bizim için rahatsızlık yaratmaz mı? Yani siz düzenli bir şekilde ödüyorsunuz ama orada hile yapılıyor. Aynı evde eşiyle birlikte yaşıyor. Düzenli ödeyen vatandaşın suçu ne? Büyük bir haksızlık olmaz mı? Ben bu şekilde değerlendiriyorum. Tabi biz denetimlerimizi gerçekleştiriyoruz ama CNN Türk kanalından da sizlerin aracılığıyla vatandaşlarımıza da bir duyuru yapalım. Bu tür vakalarla karşılaştığında ALO 170 Sosyal Güvenlik Çalışma Hattımıza şikayetlerde bulunmalarını da özellikle istirham ediyorum. Çünkü sizin paranızı, sizin emeğinizin karşılığını ben almış oluyorum. Ona gerek yok. Daha dürüst ve sağlıklı bir şekilde sistemini sürdürmek zorundayız. Bu tür kayıp kaçakları da önlemek bizim en temel görevimiz. Ancak vatandaşlarımız toplumun her yerinde sahte sigortacılık, bu tür sahte boşanmalarla karşılaştığı zaman bize bildirimlerini özellikle istirham ediyorum.
KAÇ EYT’Lİ VAR? EYT’NİN MAALİYETİ NE?
8 Eylül 1999 tarihinden önce ilk sigorta girişi olan sigortalar için biliyorsunuz emeklilikte yaş altını kaldırmıştık. Bu EYT düzenlemesiyle ilgili olarak bugüne kadar 3.123.000 vatandaşımız emekli oldu. Şu anki 3.123.000 vatandaşımız emekli oldu. Bu düzenlemenin ilk yıl maliyeti 724 milyar lira. Önümüzdeki 5 yıl içinde de kümülatif olarak değerlendirdiğimizde bunun maliyeti 3.4 trilyon lira olacaktır. Bu gerçekten kapsamlı olarak değerlendirdiğimizde ciddi maliyet.
Aynı zamanda bir insan gücü kaybı olarak da değerlendiriyorum. Bu sistemde EYT’den yararlanarak emekli olmuş 38 yaşında 460’a yakın vatandaşımız bulunmakta. 38 yaşında henüz ve EYT’den emekli olmuş durumda. Tabii bizim burada Sosyal Güvenlik ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak da hem vatandaşlarımıza hem de sigortalarımıza sağlıklı, adil ve güvenli bir sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği noktasında da çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz. Tabii biz bunu nasıl yapacağız? Biraz önce söylediğim gibi istihdamı arttırarak belki kadın istihdamına da değme fırsatımız olacak. Buradaki istihdam oranlarımızı sürekli arttırarak yeni nesil çalışma modellerini hayata aktararak yurt dışında gelişmiş ülkelerle mücadele edecek noktaya gelip hatta onları geçme durumundayız istihdam noktasında.
1 MAYIS
1 Mayıs aslında çalışma hayatında yaşanılan sorunların dile getirildiği ve emekçilerin toplum içerisinde taşıdığı önemin ön plana çıkartıldığı anlamlı bir gün olarak değerlendiriyoruz. Yalnız 1 Mayıs’ta sadece işçilerin, emekçilerin ekonomik kazançlarını ön plana çıkarmak değil, bunun yanında sosyal adaleti, sosyal hakları, insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının belirlenmesi, eşitlik ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi, örneğin yoksulluğun azaltılması, kız çocuklarının eğitime kavuşturulması, iklim krizine karşı gerekli önlemlerin alınması gibi konuların gündeme taşındığı bir fırsat. Aslında küresel bir farkındalık platformu yaratıyor 1 Mayıs bizi. Ülkemizde de 2009 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız 1 Mayıs’ı resmi tatil ilan ederek bir bayram havasında kutlanmasına destek vermiş oluyor. AK Parti iktidarı döneminde de sendikal özgürlükleri artıran ve bunları anayasal güvence altına alan bir çalışma içerisinde bulunuldu. Ve 1 Mayıs tüm dünyada aslında emek bayramı olarak kutlanılıyor.
İŞKUR GENÇLİK PROGRAMI
Bu gerçekleştirdiğimiz İŞKUR gençlik program üniversite öğrencilerimizin eğitim hayatlarına devam ederken bir yanda da iş deneyimi kazanmalarını hedeflediğimiz yeni nesil çalışma modellerimizden bir tanesi. Burada gençlerimizi üniversitede okurken iş piyasasına hazırlamak bizim en önemli hedeflerimizden bir tanesi. Bu programın kapsayıcılığına değineceğim, kaç kişiye ulaştığımıza ifade edeceğim ama Cumhurbaşkanımızın vizyon ve talimatıyla hayata geçirdiğimiz yüksek öğretim tarihinde en kapsamlı genç istihdam projesi olmasından dolayı da gurur duyuyorum.
Bu kadar gençliğe ulaşmak, istihdam sürecine katma noktasında bu büyük bir proje. Bunu da başarıyla gerçekleşmiş olmanın mutluluğunu taşıyorum. Bu program özellikle üniversite öğrencilerimiz eğitimlerini bir yanda sürdürürken aynı zamanda istihdam piyasalarına hazırlanmalarını, deneyim kazanmalarını hem üniversitelerinde çalışırken de cep harçlıklarına biraz destek vermeyi planladığımız bir proje, program. Burada gençlerle yaptığımız çalışmalarda özellikle iş dünyasına girişlerinde karşılaşmış oldukları en büyük engellerden bir tanesi tecrübesizliği. Tüm çalışmalarımızda bu ön plana çıkıyordu. Biz de bunu temel bir veri olarak kabul ettik.
Üniversitede okurken neden iş piyasasına, iş dünyamıza hazırlamayalım? Bu projenin arka tarafında yatan mantık buydu. Deneyim kazanacaklar ve deneyim kazandıktan sonra da iş dünyasına daha donanımlı bir şekilde girecekler. Bu sayede toplam 66.931 üniversite öğrencisi, 66.931 üniversite öğrencisine 495.701.013 lira ödeme gerçekleşirdik. Şu ana kadar 495 milyon dolayında bir ödeme gerçekleştirdik. Program için ayırdığımız bütçe 7 milyar 15 milyon lira dolayında. Öğrencilerimiz bakın haftanın 3 günü çalışarak günlük ücret 1083 lira, 14 gün çalışan bir öğrenci de 15.162 lira gibi bir gelire sahip olacak. Biz gelir desteği veriyoruz öğrencilerimize. Aynı zamanda program kapsamına aldığımız öğrencilerimizi kısa süreli sigorta kollarına hastalık, iş kazanç ve meslek hastalığı kapsamına alıyoruz ki bu bizim için çok önemli.
KADIN İSTİHDAMI PROJELERİ
Özellikle işe alınan kadınlar için 3 aya kadar aylık 32.500 TL olan liraya kadar prim, vergi ve ücret desteği veriyoruz. Bu çok önemli bir destek. Eğer kadın sigortalı çalıştırıyorsa bu sektörlerde 32.500 TL’ye kadar destek veriyoruz devlet olarak. 0-66 yaş arasında çocuğu varsa çalışan kadının onlara da aylık 7.500 TL çocuk bakım desteği sunuyoruz. 2025 Mart ayı itibariyle rakamları paylaşmak isterim. 4.661 kadın bu projeden yararlanmış, 495 çocuk için de bakım desteği ödemesini sağlamış durumdayız.
EV KADINLARINA EMEKLİLİK
Ev kadınlarının emekliliği için çalışma yürütüyoruz. Kadın istihdam oranlarımız, iş gücüne katılım oranlarımız arzu edilen noktada değil. Biz de bunu düşünerek özellikle kadınların iş gücüne katılımını arttırmak, toplumsal refaha ve ekonomik büyümeyi desteklemek açısından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak kapsamlı projeleri başlattık ve bazıları da devam ediyor. En önemli projelerimizden bir tanesi iş pozitif programımızdır. Bu da geçen yıl, 2024 yılında saygıdeğer hanımefendi Emine Erdoğan’ın teşrifleriyle, birçok bakanlığımızın da katkılarıyla özellikle kadın istihdamının arttırılmasına yönelik, kadınların iş gücü piyasalarında daha görünür olmalarını sağlamak, istihdamlarını desteklemek ve onları güçlendirmek amacıyla başlattığımız bir program oldu.
Burada kamu kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, kooperatiflerimiz ve birçok bakanlığımız aslında sadece kadınlara değil, birçok yaş grubuna önemli teşvikler, destekler ve hibe projeleri söz konusu aslında iş pozitifte bunları bir platform altına toplamış olduk. Rakamı paylaşmak isterim. 2024 yılından bugüne 1.077.205 kadın istihdama katılmış oldu. İş pozitif kapsamında bu gerçekten büyük bir başarı, devam eden bir projemiz. Türkiye’nin farklı illerinde her gün bu sayının arttığını görüyoruz. Bunun yanında kadın istihdamı için pozitif ayrımcılık projemizi devam ettiriyoruz. Bu bak projesi kapsamında da özellikle imalat, sağlık, bilgi ve iletişim sektöründe çalışan kadınların istihdam sürecine girmelerini destekleyecek önemli teşviklerde bulunduk.
2028’DEN ÖNCE MÜJDEMİZİ PAYLAŞACAĞIZ
Sayın Cumhurbaşkanımızın hatırlarsanız seçim vaatleri arasında ev kadınlarına yönelik önemli bir müjdeydi bu. Biz bu konuda çalışmalarımızı başlattık. Özellikle ev kadını derken hangi ev kadınları kapsam içine alacağız? Bu yönde Sosyal Güvenlik Kurumları çalışmaya genel müdürlüğün ortak bir çalışmaya yönelik, teknik bir çalışma. Burada acaba engelli çocuğu olan kadınlara, ev kadınlarına ne tür destekler vereceğiz? Çünkü onların yükü çok ayrı bir boyutta. Kaç yıl sürede olacak? Esnaf olacak mı, olmayacak mı? Birçok sorunun cevap arandığı bir çalışmayı biz başlattık. 2028 yılından önce inşallah ev kadınlarına yönelik emeklilik müjdemizi paylaşma fırsatımız olacak.
KAMU İŞÇİSİNE ÜCRET DÜZENLEMESİ
600 bin işçinin öncelikle, ücretinin belirleneceği, kamu işçilerinin sosyal ve ekonomik haklarının belirleneceği önemli bir süreç. Yalnız, bu süreç çok taraflı, çok kapsamlı ve dikkatli bir şekilde yönetilmek gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Her zaman olduğu gibi, sosyal diyalog bizim en önemli başlangıç. Aynı zamanda kurumsal dengeyi de hazırlıkları, çalışmaları yaparken de kurumsal dengeleri de gözetlememiz gerekiyor. Özellikle enflasyon verileri, bunun yanında kamu mali dengeleri ve işverenin sürdürülebilirliği gibi konulara da biz dikkat ediyoruz. Aynı zamanda işçilerimizin alın teri, kurumadan karşılığının eksiksiz olarak verilebileceği bir yapı kurmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın her zaman vurguladığı gibi emeği koruyan, aynı zamanda real ekonomiyi de gözetecek bir dengeyi sağlamaya gayret ediyoruz. Türk-İş ve Hak- İş bize tekliflerini ilettiler. Tabii o komisyonun kendi içinde bir çalışma sistemi var.
Belirli zaman aralıklarında bir araya geliyorlar ama bu süreç tabii belli bir dönem sonra belli bir noktada uzlaşmayla neticeleneceğini de tahmin ediyorum. İnşallah masadan ayrılırken de işçilerimizle tokalaşarak bu uzlaşmayı, bu toplu iş sözleşme sürecini tamamlamayı arzu ediyoruz.
Ağustos ayında da özellikle kamu görevleri, memurlarımız ve sözleşmeli personelimiz için de 2026-2027 yıllarını kapsayan toplu sözleşme süreçlerini geçeceğiz. Ağustos ayında çünkü yasa gereği Ağustos ayında yapılıyor bu süreç.
Sonuçta hem işçimizle hem de memurlarımızla bu süreci gerçekleştirirken çalışma barışını koruyarak tüm taraflarda maksimum memnuniyeti yaratacak, aynı zamanda ekonomik dengeleri de gözeteceğimiz adil ve sürdürülebilir çözümler yönetmeyi gayret edeceğiz. Çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak geçen yıl hatırlarsanız toplu sözleşme süreçlerini memurlarımızla 2023 yılında gerçekleştirmiştik. Orada da yine sosyal diyalogla memurlarımızla, sendikalarımızla, konfederasyonlarımıza bir araya gelerek bu ücret artışını belirledik. İnşallah bu yılı da başarıyla nihayete erdireceğiz
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.