AYDIN HASAN – İsrail’in, İran’a yönelik saldırısında kullandığı kamikaze İHA’ların, Mossad’ın önceden Tahran’da kurduğu bir üs aracılığıyla devreye alındığı, yani İran’ı bizzat kendi topraklarından vurduğu ileri sürüldü. Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik..
AYDIN HASAN – İsrail’in, İran’a yönelik saldırısında kullandığı kamikaze İHA’ların, Mossad’ın önceden Tahran’da kurduğu bir üs aracılığıyla devreye alındığı, yani İran’ı bizzat kendi topraklarından vurduğu ileri sürüldü. Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik son kapsamlı operasyonunda da uyguladığı bu yöntem, uzmanlarca “uzun vadeli, düşük kayıplı; ancak askeri bir çatışmanın çok ötesinde bir etki bırakan” yeni bir harp stratejisi olarak nitelendiriliyor. İsrail’in; “Yükselen Aslan” adını verdiği ve İran’ın adeta tüm askeri komuta kademesini yok ettiği operasyonu aslında, son yıllarda güvenlik stratejisinde öne çıkardığı “Ahtapot Doktiri”nine dayalı. Bu doktrin ile İran’ın çevre ülkelerde kolları olan milis güçleri yerine doğrudan ahtapotun beynini hedef alan İsrail, Orta Doğu’da yeni bir kaos ortamının da fitilini ateşledi.
İran’da, 1979 yılında Ayetullah Humeyni’nin dini nitelikteki devrimi ile yeni bir dönem başladı. Bu aşamadan sonra ülkenin dış politikasında Şii anlayışı öne çıkarıldı. İran ile İsrail arasındaki diplomatik bağlar da koparıldı. İran; Irak, Suriye ve Yemen’de bir Şii cephesi oluşturdu. Hizbullah, Husiler ile bölgedeki milis güçler, İran’ın İsrail’e karşı vekalet savaşı yürüttüğü unsurlar haline geldi. İran, İsrail’a karşı Hamas’a da açıkça destek verdi.
Beyni hedef aldı
İsrail, İran’a karşı 2018 yılından itibaren uygulamaya başladığı güvenlik siyasetini, ahtapot doktrini olarak isimlendirdi. 2021 yılından itibaren de ahtapot doktrinine dayalı güvenlik stratejisi çerçevesinde İran ile savaşını bu ülkenin derinliklerine taşımaya yöneldi. Bu doktrine göre; İsrail karşıtı bölgedeki İran yanlısı milisler ve örgütler, İran’ın kolları veya pençeleri olarak görülüyor. Ahtapot doktrini, kollarla uğraşmak yerine beyni yani İran’ı doğrudan hedef alıyor.
Ahtapotun beyni için Tahran’da kamikaze üssü
Yerel basına konuşan İsrailli üst düzey yetkili, Mossad’ın saldırılar öncesi Tahran yakınlarında kamikaze İHA üssü kurduğunu ileri sürdü. Bu üssün, patlayıcı yüklü kamikaze İHA’larla İran ordusuna ait Tahran yakınlarındaki bir askeri üsteki karadan karaya füze rampalarının hedef alınması amacıyla kurulduğu iddia edildi. İsrailli yetkili, bu kamikaze İHA’ların Tel Aviv’in bu sabah erken saatlerde düzenlediği saldırı sırasında aktif hale getirildiğini öne sürdü.
İsrail neden şimdi vurdu?
Uzmanlar İsrail’in İran’ı şimdi vurma gerekçesi olarak iki konuyu ön plana çıkartıyor. Bunların ilki İran’ın bölgede elinin çok zayıflamış olması. Hizbullah’ın ve Hamas’ınetkisiz hale getirilmesinin ardından İran’ın İsrail’i tehdit edecek bir vekaletçisi kalmadı. Ayrıca geçen yıl düzenlenen saldırılar İran’ın hava savunmasını büyük oranda bitirdi. İkinci sebep olarak ise İran’ın nükleer silah konusunda kritik bir dönemece girmesi gösterildi. Netanyahuİran’ın 9 nükleer bomba yapma kapasitesine sahip olduğunu ifade etti.
Haniye ve Fahrizade’ye suikast
İsrail, Tahran başta olmak üzere İran’ı, İranlı üst ve orta seviye askeri-teknik yetkililer, kritik altyapı, nükleer ve askeri tesisleri 2018’den bu yana doğrudan hedef aldı. Böylece vekalet veya gölge savaşlar olarak nitelenen aşamadan İran’a doğrudan saldırı düzenlediği yeni bir aşamaya geçti. İsrail, İranlı yetkililerin yanı sıra bu ülkedeki örgüt yöneticilerine yönelik olarak da saldırı düzenledi. 31 Temmuz 2024’te Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye, İran cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katıldıktan sonra Tahran kentindeki evinde suikaste uğradı. İran içine yönelik saldırılar, Mossad’ın İran içindeki etkinliğini de ortaya çıkardı. 2020 yılının Kasım ayında İran’ın nükleer bilim insanı Muhsin Fahrizade de suikaste uğramıştı.
Emekli Tümgeneral Alpar, İsrail saldırısını değerlendirdi: İran içine hâkim bir İsrail var
Emekli Tümgeneral Doç. Dr. Güray Alpar: Harp sanatı değişmedi, çok gelişti. İran’ın yönetiminde bulunan kişiler dünyadaki değişimlerin, etkileşimlerin, ittifakların farkında değil. Eski, hala alışılmış yöntemlerle, 1979’da iktidara geldikten sonra neyse aynısıyla devam ediyorlar. Dünyayı eski dünya zannediyorlar. Ne kendi ne karşı tarafın gücünün farkında olan bir İran yönetimi var. İran’ın içine hakim olan bir İsrail var. Orada yöneticilerini, nükleer programına katılan bilim adamlarını öldürdü. Daha önce orada saldırılar yaptı. Hamas liderine de İran’da saldırılar yaptı. Demek ki bu neyi gösteriyor? İran içlerine, İran’ın yöntemlerine, sistemlerine son derece hakim her şeyden haberi olan bir İsrail var.
‘ABD içinde’
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: ABD bu işin topyekun içindedir. Dün 200 uçak kalkıyor. İsrail’in elindeki demode uçaklar bunlar ve sayıca da az. Dolayısıyla havada yakıt ikmali yapmaları çok sınırlı. Amerikalılar yardım ettiler. Kesin olan bir şey var, Orta Doğu yeniden karışıyor. Bölgesel bir savaşa doğru gider mi? Gider. İran burada mutlaka prestijini kurtarmak için cevap verecek. Eğer bu cevap böyle hakikaten söylediği gibi İsrail’de ciddi bir hasara yol açabilecek bir sonuç verirse iş büyür.Yapacak gücü var mıdır? Unutmayın ki Acem palavrası çok kullanılan bir tabirdir.
‘Trump’a da cevap’
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol: İsrail, durdurulamaz bir güç olduğu mesajını vermiştir. ABD’nin, Trump’ın İsrail üzerinde belirleyici bir aktör olmaktan çok uzak olduğu, İsrail çıkarlarının ABD politikalarının önünde bulunduğu mesajı da bunun içerisinde yer alıyor. Bu saldırılar, Netanyahu’nunTrump’a da bir cevabı niteliğinde. İsrail, İran’ın imajına bu bağlamda çok ciddi bir darbe vurmuştur. Güçsüz rejim görüntüsü, İran içerisindeki farklı kesimleri daha da cesaretlendirebilir. İran ordusu ve Devrim Muhafızları arasındaki kopukluk, koordinasyon sorunu ve hatta bu bağlamda sistem içi güç mücadelesinin boyutu bu saldırılar ile ortaya konuldu.
Klasik/konvansiyel silah sistemleri ve savaş anlayışının ötesinde çok daha komplike, ileri teknoloji ve güçlü bir koordinasyonu gerektiren bir yeni nesil bir harp türü ile karşı karşıya kalındığı, insani ve teknik istihbaratın, dolayısıyla da hayalet ordular olarak nitelendirilen istihbarat örgütlerinin ve sahada etkin olarak varlığını devam ettirebilen kullanışlı aktörlerin, vekil aktörlerinönemi bir kez daha görülmüştür. İran füze ve drone’larının başlı başına birer caydırıcı güç olmadığı, İran’ın elektromanyetik silah sistemleri noktasında çok zayıf olduğu, hava kuvvetlerinin etkisiz elemandan öteye bir anlam taşımadığı da teyit edilmiştir.
‘Rasyonel çıkış uzlaşmak’
Marmara Üniversitesi’nden Dr. Bilgehan Alagöz ise, sosyal medyadan “İran maalesef Biden dönemindeki gibi bir pozisyon aldı ve Trump’ın kararlı tutumunu öngöremedi. Müzakereleri uzatmanın maliyeti ağır oldu. Rasyonel çıkış: Uranyum zenginleştirmesini durdurmak ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle bir konsorsiyumda uzlaşmak” görüşünü dile getirdi.
‘Üst düzeyden caydırıcılık mesajı’
Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcısı Hakkı Uygur: İran için artık varoluş yok oluş meselesi. Elindeki her imkanla telafi etmeye çalışacaktır, caydırıcılığı çok yıprandı. Caydırıcı bir adım atamazsa rejim çöküşüne kadar gidecek bu.İran saldırıları Körfez’de Amerikan üslerinin olduğu yerlerde olabilir. Hürmüz Boğazı’nı kapatma,enerji krizine neden olma ihtimali, belki iki-üç adım sonraki aşaması olur. İsrail, İran’ın sert gücünü hedef alıyor; “Cevap vermeye kalkışma. Yalnızca savunmasız nükleer tesisleri, altyapıları değil, en sert gücünü, komutanlarını da hedef alırım. Gerekirse daha büyük yerlere de gider” şeklinde üst düzeyden bir caydırıcılık mesajı verdi. (AYDIN HASAN/ASENA YATAĞAN)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.