Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Karadeniz kıyıları 2023 yılının kasım ayında denizanası ‘istilasına’ uğramış, hızlı şekilde kıyılara taşınan denizanaları merak konusu olmuştu. Pek çok kişi kirlilik, felaket ya da..
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Karadeniz kıyıları 2023 yılının kasım ayında denizanası ‘istilasına’ uğramış, hızlı şekilde kıyılara taşınan denizanaları merak konusu olmuştu. Pek çok kişi kirlilik, felaket ya da iklim değişikliğine ilişkin yorumlar getirse de durum çok daha farklı olabilirdi. Elbette beşeri faktörler doğanın belirli dengelerini alt üst ediyordu. Ancak denizanalarının kıyıda belirmesi, aslında çok doğal bir sürecin parçası olabilirdi. 2023’teki denizanası haberleri sonrası geçtiğimiz günlerde de benzer haberler özellikle Karadenizlilerin dikkatini çekti. Çünkü adres de yaşanan da birebir aynıydı: Karadeniz kıyıları denizanası kaynıyordu! Peki, ama neden? Bu şeffaf ve jele benzer yapıdaki canlılar neden kıyılara geliyordu? Yaşananlar kötü bir sonun ya da ‘yeniden doğuşun’ mu habercisiydi? Bugünlerde hâlâ Sinop ve Samsun’da görülen yoğun denizanası varlığına ilişkin tüm merak edilenleri Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Bat, ‘tuz’ detayıyla Milliyet.com.tr’ye anlattı.
DENİZANASI AKINI KARADENİZ KIYILARINDA!
Prof. Dr. Levent Bat 2023’teki denizanası artışından sonra, “Su sıcaklığının artması nedeniyle rhizostoma pulmo türü, sıklıkla yığınlar meydana getirir” demişti. Prof. Dr. Bat’ın bahsettiği denizanası türü, ‘deniz ciğeri’ olarak da biliniyordu. Bu şeffaf ve jelimsi canlının zaman zaman kümelenmiş halde görülmesi veya artması ise onlar için hayati unsurlara bağlıydı. Amaçları bir şeyleri yok etmek değil, aksine nüfuslarını çoğaltmak olan denizanaları sıcaklık, rüzgâr ve tuzluluk gibi faktörlerin etkisiyle artabiliyordu. Bu artış hem gözle görülür birikmeler şekilde, hem de üreme amaçlı yaşanıyordu. 2023’teki ‘istiladan’ sonra 2025’te de yine Karadeniz kıyıları jelimsi canlıların radarına girmişti. Peki ama neden? Prof. Dr. Levent Bat bunu şöyle açıklıyor:
4 DENİZDEKİ PEK BİLİNMEYEN ‘TUZ’ DETAYI
Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz… 4 deniziyle benzersiz bir coğrafyada yer alan Türkiye, 1279 farklı su canlısına yuva oluyor. Ancak son günlerde bunlar arasında bulunan denizanaları, Karadeniz kıyılarında eskisinden çok daha fazla görülüyor. Bir ordu gibi kıyılara akın eden bu canlılar bir şeyden mi kaçıyor yoksa bir şeyler mi arıyor? Tek istekleri hayatta kalıp nesillerinin devamını getirmek olan jelimsi canlıların artışıyla ilgili geçmişten örnekler veren Prof. Dr. Levent Bat, “2010 yılında bir doktor öğrencimle, Samsun’da o işte Kızılırmak’ın, döküldüğü yerlerde yaptığımız araştırmalar vardı. İnanılmaz derecede denizanasına rastladık. O büyüklerine, ‘Rhizostoma pulmo’ dediğimiz renkli olanlara bayağı bir rastladık. Hatta bunlar bazen daha şiddetli dalgalarda kenarlara böyle vuruyor. Bunların inanılmaz derecede arttığını da söyleyebiliriz. Şu sıralarda da artıyor. Ancak net veriler için ölçüm yapmak gerekir” diyor. 4 denize kıyısı olan ülkemizde denizanası popülasyonuna bakıldığında ise dikkat çekici bir detay ortaya çıkıyor: Denizlerdeki tuz oranı! Peki bu denizanalarının varlığını nasıl etkiliyor olabilir? Hangi denizlerde daha çok denizanası var? Prof. Dr. Bat, bu soruların yanıtlarını da verdi.
Prof. Dr. Levent Bat, “Burada jelimsi organizma çok. Pleurobrachia pileus ‘taraklı denizanası’ diye geçiyor. Ancak özellikle Akdeniz’de zaman zaman o zehirli uzun yapılı, çok zararlı denizanaları görülür. Öldürücü ve çok tehlikelidirler. Bazen işte Ege’ye doğru geçişi olduğunu biliyoruz. Ancak Karadeniz’de bir bariyer var. Yani Karadeniz’deki tuzluğun binde 17’lerde olması etkiliyor. Bir de tatlı su niteliğinde daha çok. Burada yaşam ortamı bulsalar Karadeniz’e daha çok gelirler. Niye? Çünkü Karadeniz’de organik madde miktarı daha yüksek. Kuzeye gidildikçe yani tuzluluk oranı azaldıkça denizanası azalıyor. Akdeniz’de çok daha fazla tür var, çeşitlilik daha fazla. Ancak mevcut olan türlerdeki sayı Karadeniz’de daha yüksek. Yani tür sayısı az ama mevcut olanların sayısı fazla” diye konuştu.
ARTTIKÇA MİKROP MU SAÇIYOR? KARADENİZ’DEKİLER ZEHİRLİ Mİ?
Denizanası artışının insanlarda ve deniz hayvanlarında bakteri yayılımlı hastalık riskini artırabildiğine yönelik keşif, peşinden birçok soru getirmişti. 2019’daki çalışma, 6 ay içinde Akdeniz’deki varil denizanası (Rhizostoma pulmo) çoğalmalarının yaygınlaştığını ortaya koymuştu. Dünyanın her yerindeki besin zinciri denizde ve okyanuslarda da işliyordu. Denizanaları küçük canlıları ve atıkları birer besin olarak kabul ediyordu. Bu şeffaf canlıların salgıladıkları mukusta bulunan mikrop ve bakterilerin bazılarının, somonlarda enfeksiyona neden olan ve kerevitler için ölümcül olanlarla aynı olduğu keşfedildi. Bu çalışma, deniz hayvanları ve insanlar için endişe verici beş ana bakteri grubunu da keşfetti. Bunlar, Chryseobacterium, Flavobacterium ve Tenacibaculum, Coxiella ve Vibrio’ydu. Üstelik bu bakteriler, insanlarda kolera, enfeksiyon ve ateşli hastalıklara sebep olabiliyordu. Denizanalarındaki artış aynı zamanda bölgedeki sıcaklıkların yükseldiğini ve iklim değişikliğinin etkilerini gösterebilir. Prof. Dr. Levent Bat’a göre, denizanaları başka canlıları, küçük zooplanktonik hayvansal mikroskopik organizmaları yiyordu. Pek çok farklı şeyle beslenen denizanaları insanların da kirlettiği sularda yaşıyor ve besleniyor. Kirlilik de kaçınılmaz bir sonu getirebiliyor: Zararlı mikroorganizmalarda artış! Peki gerçekten de bu kirlilikte beslenen denizanaları patladığında insanları zehirleyebilir mi yoksa birkaç gün sürebilecek acı dışında bir sorun olmaz mı? Prof. Dr. Levent Bat bunu da cevaplayarak sözlerini şöyle noktaladı:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.