Son haftalarda Türkiye’nin Libya’daki varlığını güçlendirmesi, Yunan dış politikasında büyük panik yarattı. Ankara, sadece Trablus hükümetiyle değil, uzun süredir karşı cephede yer alan General Halife Hafter’in kontrolündeki Bingazi güçleriyle de..
Son haftalarda Türkiye’nin Libya’daki varlığını güçlendirmesi, Yunan dış politikasında büyük panik yarattı. Ankara, sadece Trablus hükümetiyle değil, uzun süredir karşı cephede yer alan General Halife Hafter’in kontrolündeki Bingazi güçleriyle de temas kurarak bölgedeki nüfuzunu sağlamlaştırıyor.
Yunanistan merkezli gazete Kathimerini’ye göre bu durum, Atina’nın Doğu Libya’dan artan göçmen akışıyla mücadelede zorluk yaşamasına yol açarken, ülkenin karşı karşıya olduğu risklerin boyutunu da büyütüyor.
YETKİ ARTIK TÜRKİYE’DE
Türkiye, Trablus ile imzaladığı enerji anlaşmaları kapsamında Libya’nın münhasır ekonomik bölgesinde hidrokarbon arama yetkisini fiilen eline aldı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla, Libya açıklarında dört ayrı bölgede sondaj planları yaparken, bu alanlar Yunanistan’ın 2011 tarihli MEB ilanındaki sınırlarla komşu ve özellikle Güney Girit’in deniz yetki alanına yakın bölgeler. Yunanistan, bu gelişmeler karşısında hem diplomatik hem de askeri alanda önlemler almaya çalışıyor. Başbakan Kiryakos Miçotakis’in Girit’in güneyine donanma gemisi göndermesi ve Avrupa’ya göçmen kriziyle ilgili uyarılarda bulunması bunun işaretleri.
‘KABUS SENARYOSU’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgedeki aktif rolü ve ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan istişareler, Ankara’nın Libya’daki güvenini artırmış durumda. Yunan basınına göre Yunanistan, Türkiye’nin bu yükselişine karşı yalnız hissederken, Libya’daki güç dengelerinin Ankara lehine değişmesi Atina’da “kabus senaryosunun” yeniden sahnede olabileceği endişelerini büyütüyor. Hafter’in oğlu ve Doğu Libya Silahlı Kuvvetler Komutanı Saddam Hafter’in Atina’ya “Bingazi’yi terk ettiniz” diyerek sitem ettiği, iki Libya cephesinin de Türkiye ile iş birliğine yöneldiği belirtiliyor.
‘YUNANİSTAN YALNIZ KALDI’
Bu gelişmeler, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de yalnız kaldığı algısını pekiştirirken, Ankara’nın Libya’daki aktif rolünü Avrupa’nın da kabul etmesinin Atina’nın diplomatik manevra alanını daralttığı öne sürülüyor. Türkiye’nin NATO üyesi olması ve bölgedeki dengeyi sağlama çabaları Batılı güçler tarafından “stabilizatör” rolü olarak görülüyor.
‘ORUÇ REİS DÖNEMİ YENİDEN Mİ BAŞLIYOR?’
Yunanistan’ın en büyük endişesi ise Türkiye’nin Libya’daki sondaj faaliyetlerinin Güney Girit’teki Amerikan enerji şirketi Chevron’un çalışmalarına rağmen sürdürülebilir olması. Ankara’nın TPAO ile Libya’nın dört ayrı parselinde petrol ve doğalgaz arama yetkisi alması, bölgede dengeleri tamamen değiştirebilir. Yunan basını “Oruç Reis dönemi yeniden mi başlıyor?” sorusunu sıkça gündeme getirirken, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkinliğinin her geçen gün artması Atina’da alarm zillerini çalıyor.
NE OLMUŞTU?
Miçotakis’in Libya ve Türkiye Arasında Deniz Yetki Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Mutabakat Muhtırasını hedef alan ifadeleri, Libya’nın doğusu ve batısındaki yetkililerin ciddi tepkisine yol açmıştı.
Libya Ulusal Birlik Hükümetinin 19 Haziran’da yaptığı açıklamada, Yunanistan’ın 12 Haziran’da Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde, Girit Adası’nın güneyinde, Libya ile ihtilaflı bölgelerde hidrokarbon arama ve işletme konusunda yaptığı ihale çağrısına ilişkin yapılan duyurudan derin endişe duyulduğu belirtilmişti.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti ayrıca 23 Haziran’da, Yunan makamlarının tartışmalı deniz alanlarında attığı tek taraflı adımlar nedeniyle Yunanistan’ın Trablus Büyükelçisi Nikolaos Garielinis’i Dışişleri Bakanlığı’na çağırmıştı.
Büyükelçisi Garielinis’e, Yunanistan’ın uluslararası deniz hukukunu ve Libya’nın egemenlik haklarını açıkça ihlal eden adımlarının kınandığı bildirilmişti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.