Grand Kartal Otel yangını davası müşteki beyanlarıyla sürüyor

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda görülen davanın ilk duruşmasının 7’nci gününde, yangında hayatını kaybeden Ömür Kotan’ın (18) babası psikiyatrist Vahap..

Grand Kartal Otel yangını davası müşteki beyanlarıyla sürüyor
Yayınlanma: Güncelleme: 19 views

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda görülen davanın ilk duruşmasının 7’nci gününde, yangında hayatını kaybeden Ömür Kotan’ın (18) babası psikiyatrist Vahap Ozan Kotan’a söz verildi.

Kotan, olaydan sonra her gün uyku ilacı kullandığını, Ömür’ün ve diğer canların yangında yaşadıklarını düşünerek uyuduğunu, çok yaşayacağını ummadığını ve bir gün oğluna kavuşacağını ifade etti.

İlginizi Çekebilir

Kotan, sanıkların sergilediği oyuna “görmedim, duymadım, bilmiyorum, hatırlamıyorum” ismini verdiğini dile getirerek, “Seri katillerle ilgili diziler görüyorum. Davadan sonra bu ailenin de aynı şekilde dizisinin yapılacağını düşünüyorum. Burada kendilerini kurtarmak için ezberlenmiş yalanlar var. Kadınları kurtaralım, erkeklerin zaten kurtulma şansı yok diye düşünüyorlar. Bu katliamdaki vurdum duymazlık, aç gözlülük nedeniyle sanıklar, kadınlara ‘çocukların annesi’ kimliğine sığınarak kaçmaya çalışıyorlar. Emine hanım 3 torununuz var, sanırım onlara o kadar korkunç bir miras bırakıyorsunuz ki size kalan o otellerden daha korkunç. Kanımın son damlasına kadar adaletin tecelli etmesi konusunda en yakın takipçi olarak duruşmalara katılmak istiyorum. Şikayetçiyim.” diye konuştu.

“SİZ OĞLUNUZUN İS KOKAN SAÇLARINI, BUZ GİBİ YÜZÜNÜ ÖPTÜNÜZ MÜ?”

Anne psikiyatrist Zeynep Kotan da yaşadıklarından sonra insanlara nasıl merhem olacağını bilmeyen bir hekim olarak şu anda çalışamadığını, sanıklar nedeniyle oğlunun ardından çok sevdiği mesleğini de yitirdiğini ifade etti.

Bütün ailesinin yasta olduğunu, hayatının 21 Ocak’ta kaosa döndüğünü belirten Kotan, “Olaydan önce oğlumla 7 dakika konuşmuştuk o 7 dakika benim hayatımın en değerli hazinesi. (Sanıklara dönerek) Siz oğlunuzun is kokan saçlarını, buz gibi yüzünü öptünüz mü? Ben oğlumun buz gibi bedenini öptüğüm için şanslıyım, bunu yapamayanlar da var. Psikolojinizi bozduğum için özür dilerim, hekimlik yapsaydım sizi tedavi ederdim ama şu anda çalışmıyorum. (Tutuklu sanık) Emir, sırıtma, utanç vicdanın izidir, sizde bundan eser yok.” dedi.

Grand Kartal Otel faciasında şok iddia: ‘Yönetim yan odadakileri bile uyandırmadı’

Kotan, otel işletmesinin kayak okulu sahibi Metin Güneş’e oda tahsis ettiğini aktararak, “Metin Güneş’in de soruşturmaya dahil edilmesini talep ediyorum. Kötülük çetesi, bizler, sizlerin karşısında ayaktayız. Canlarımıza borcumuz var. Sizin gibilerden insanları korumak için sorumluluğumuz var. Burada kötülük çetesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma izinlerinin verilmesi lazım. Cezasızlık algısının yıkılması lazım ki bir daha kimse böylesine imzalar atılmasın, hiçbir misafir otel yöneticisi ve çalışanının insafına bırakılmasın.” diye konuştu.

Müşteki avukatı ve Ömür’ün teyzesi Elifnaz Nimet de kronometre çalıştırıp 1 dakika salondan sessizlik sağlanmasını isteyerek, bu tür olaylarda 1 dakikanın aslında ne kadar uzun bir süre olduğunu vurguladı.

Nimet, yangından hemen sonra haber verilse, alevler oteli sarana kadar birçok canın kurtarılabileceğini söyledi.

“ELİF HANIM GÖZLERİNİZİ YUMMAYIN VİDEOYA BAKIN”

Yangında hayatını kaybeden Gülçin Akişli (66), Şenol Akişli (46), Mina Akişli’nin (11) yakını Volkan Akişli de sanıklara yönelik “Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?” dedi.

Akişli, sanık avukatlarının müvekkillerinin 2-3 saat uyuduğunu aktardığını dile getirerek, kendilerinin bu olaydan sonra hiç uyuyamadığını söyledi.

Sanıklardan Elif Aras’a seslenerek, “Elif hanım gözlerinizi yummayın videoya bakın. Ömrümüz yettiği kadar bu duruşmalara katılacağız. Hepsinden şikayetçiyiz.” diye konuştu.

Mine Akişli’nin annesi Mesude Turan da sanıkların, söylediklerinden utanmadığını belirterek, internette en çok tavsiye edilen otellerden olduğu için Şenol Akişli’nin buraya geldiğini ve ertesi gün ceset torbasıyla otelden çıktığını söyledi.

Kızının ve eski eşinin odasının 7. katta, resepsiyon müdürünün kaldığını odanın karşısında olduğunu ifade eden Turan, otel yetkilileri kimseye haber vermeden otelden çıkarken, kızının yatağında ölü bulunduğunu kaydetti.

Turan, otel yetkililerinin kaçmak yerine birkaç odayı uyarsa daha fazla insanın kurtarılabileceğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Çocuğumun cansız bedenine ulaşabilmek için 79 fotoğrafa baktım. O fotoğraflara tek tek bakmak zorunda kaldım. Kızım piliç dorsesinin içindeymiş. Onu ceset torbasının içinden aldım. ‘Çocuğumun psikolojisi bozuldu.’ diyorlar benim çocuğum yok artık o günden beri nefes almak zor geliyor bana, uyuyamıyorum. Halil bey uyuyamıyormuş, bir de utanmadan söylüyor. Onu koruyamadığım için her gün kendimi sorguluyorum. Aslında sadece benim değil, bu otelde büyük ihmali olan herkesin kendisini sorgulaması lazım. Bu katliamda ihmal ve kusuru olan herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Adaletin yerini bulmasını istiyorum.”

Grand Kartal Otel’de çocuklarını kaybeden acılı aileler Milliyet’e konuştu: Bu dava emsal olmalı

“YAZIKLAR OLSUN SİZE”

Müştekilerden Bülent Akişli ise sanıklardan Emir Aras’ın gözünün içine bakmasını isteyerek, otelde annesini, kardeşini ve yeğenini kaybettiğini söyledi.

Bu olayın peşine babasının hayatını kaybettiğini anlatan Akişli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Emir Aras gözümün içine bakar mısın? Bugün sabah kamera kayıtlarını izledim. Diyordun ya ‘Kapıları çaldım, bağırdım.’ Hiç alakası yok, kapıyı açtın, telefonla dışarı çıktın, içeri girdin, eşini ve çocuğunu aldın, o masum insanlara sesini bile çıkarmadan çıkıp gittin. Sen 7. katta yatarken benim annem, kardeşim ve yeğenim de 7010 numaralı odada yatıyordu vicdansız, aynı koridordasın. İçimiz öyle yanıyor ki… Eve girdiğim zaman üstümü giyemiyorum, ‘Acaba kardeşim giyebildi mi diyorum?’ Bir babam kalmıştı o da gitti. Adaletinize güveniyoruz, bunlarda vicdan yok, onu da biliyoruz. Yazıklar olsun size. Sonuna kadar davacıyım.”

Konuşma sırasında katılımcıların bulunduğu alandan, sanıklara yönelik “Allah, bu şerefsizlere gün yüzü göstermesin.” ifadeleri kullanıldı.

Şenol Akişli’nin eşi Menşure Kaplan Akişli ise sanıkların en ağır cezayı almasını isteyerek, bir gün eşi gelecek diye yemek yaptığını, eşyalarını ütülediğini söyledi.

Eşinin öldüğüne hala inanamadığını dile getiren Akişli, küçük çocuğunun, babasının öldüğünü değil, onun kayıp olduğunu bildiğini anlattı.

Akişli, “katil” olarak nitelendirdiği sanıkların çocuklarına sarılacağını ama oğlunun babasına sarılamayacağına değinerek, şunları kaydetti:

“Siz hiçbir şeysiniz. Bolu’ya geldik, burada kimse ‘Bunlar iyi ailedir.’ demiyor ama Bolu bizleri bağrına bastı. Halit Ergül, eşi ve çocukları dünyada şeytanın temsilcileridir. Benim eşimin de içinde olduğu 78 kişi şehit mertebesindedir. Adalet Bakanlığı, bilirkişi raporuna bakarak, kamu görevlilerin üzerindeki zırhı kaldırılmalıydı.”

“HER KATTA BİR YETKİLİ VAR ASLINDA AMA KİMSEYE HABER VERMEMİŞLER”

Yangında hayatını kaybeden Nedim Türkmen’in (59) kızı, Yüce (24) ve Ala Türkmen’in (19) ablası Pelin Türkmen de odanın yamaçta olması nedeniyle kardeşlerinin 1,5 saat kurtarılmayı beklediğini söyledi.

Kız kardeşinin mesajla bulunduğu odayı ve durumu anlatarak yardım çağrısında bulunduğunu ifade eden Türkmen, babasının alevlerin arasında kalarak hayatını kaybettiğini aktardı.

Türkmen, baba ve kardeşlerinin öldürüldüğünü savunarak, kardeşinin yardım için gönderdiği ses kaydını salondakilere dinletti.

Ağlayarak beyanda bulunmaya devam eden Türkmen, şöyle devam etti:

“2025 yılından kar tatiline giderken babam ve kardeşlerim nasıl ölür? Böyle ölünür mü? Kardeşim 23 yaşındaydı. Tanıdıklarına yardım için ses kaydını göndermiş. Çünkü çocuk inanamamış 2025’te bir otel yangınında ölebileceğine. Babam doğum günlerini çok önemser ama artık kutlayamıyoruz. Benim kardeşlerim sadece babama ulaşamadıklarında yardım isterler, ilk kez kardeşlerimi böyle görüyorum. Ala’nın astımı var. Ala, itfaiyenin giremediği o odada boğuldu. Morg aklımdan çıkmıyor. Babamın yüzüne tam bakamadım, ağzı burnu kan doluydu. Akşamları zihnimdeki bu görüntüyle uyumaya çalışıyorum. Bu sanıklardan utanıyorum. Sizin çocuklarınız sizden utanacak, babalık böyle olmaz. Sizin suratınıza baktıkça ‘Niye benim babam gitti?’ diyorum. Zeki Yılmaz 9. katın katili sensin. Oradan kanlı canlı iniyorsun, benim ailemin katili sensin. Her katın katili var, her katta bir yetkili var aslında ama kimseye haber vermemişler. Oteliniz var, çoluğunuzdan çocuğunuzdan çıksın diyeceğim ama demeyeceğim çünkü babam üzülür, ‘Kimseye böyle söyleme.’ der. Tüm sorumlulardan, beni babasız, kardeşsiz bırakan herkesten şikayetçiyim. Bu olay bize gösterdi ki güvende değiliz. Emsal karar çıkması lazım ki böyle bir şey bir daha yaşanmasın. 36 çocuk ve 78 kişinin isimlerini zihninize kazıyacağız. Emir Aras bir daha babamın adını ‘Nedim ağabey’ diye ağzına almayacaksın.”

Pelin Türkmen’in konuşması sırasında mahkeme salonunda bir kadın, sanıklara hitaben ‘Yazıklar olsun size, Allah belanızı versin.” dedi.

Müşteki vekilleri de dosyaya ilişkin savunma yaparak, taleplerini mahkemeye sundu.

ÖLEN ANNE KIZIN YAKINLARI DURUŞMADA DİNLENDİ

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması yedinci gününde sürüyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangında hayatlarını kaybeden Ceren ve kızı Lalin Doğan’ın (17) yakınları Rıfat Doğan, Türkan Yaman ve Yusuf Yaman müşteki olarak beyanda bulundu.

Eşi Ceren’in Bolu’da herkesin sevdiği biri olduğunu belirten Rıfat Doğan, “Kızım Lalin ise bu hayattaki benim tek başarım ve gururumdu, pırıl pırıl bir kızdı. Olaydan 3-5 gün önce Ahmet Demir’i arayarak rezervasyon yaptırmıştık. Kızım iyi bir dereceyle karnesini getirmişti. Kayak yapmak istedi. Günübirlik çıkamayacağım için ‘Onlar gitsin de tatil yapsınlar.’ dedim.” diye konuştu.

Yangını, 21 Ocak sabahı kayınvalidesinin araması üzerine öğrendiğini, aracıyla merkeze gidip kızını ve eşini saatlerce aradığını aktaran Doğan, “Ben aileyi 20 yıldır tanıyorum. Ailemiz belki daha eski tanıyor. Ben hepsini yakinen tanıyorum. Orada gezerken, kızları, damatları, torunları, bakıcıları tiril tiril oturmuş gayet aymaz bir şekildeydi. Sanki otelin onlarla alakası yokmuş, onlar da müşteriymiş gibi oturuyorlardı. İlk Emine Mürtezaoğlu Ergül ile karşılaştığımda ‘Ölen var mı?’ dediğimde, ‘1 kişiymiş, o da yukarıdan atlamış. Sağlıkçıymış.’ dedi.” ifadelerini kullandı.

Ankara’da çıkan yangında flaş gelişme! Müteahhit Uşak’ta yakalandı

“İNŞALLAH ACI ÇEKMEMİŞLERDİR.’ DİYE DUA ETTİK”

Doğan, eşi Ceren Doğan’a akşam saat 16.00 civarı ulaştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Biz şanslılardanız. Buna şükrediyoruz. Şükreder hale geldik, her yeri tam, travması yoktu. ‘İnşallah uykularında ölmüşlerdir. İnşallah acı çekmemişlerdir. Benim kızım korkmamıştır.’ diye dua ettik. 3 saat sonra Lalin’i buldular. Onun da beden bütünlüğü tamdı. Öptüm, kokladım ama o is kokusu hiç yakışmamıştı onlara. Yanık kokusunun sırf zihnimden gitmemesi için sabah akşam odadan çıkan ayakkabıları kokluyorum. Sabah kalkınca ve yatmadan önce kokluyorum. O is kokusunun gitmesini istemiyorum. Daha sonra ellerimle ikisini de toprağa vermem gerekti.”

Kendisini diğer 78 kişinin ailesinden ayıran en önemli hususun Bolu’da yaşaması olduğunu söyleyen Doğan, bu nedenle 20 yıldır bu işletmeyi ve aileyi tanıdığına dikkati çekti.

Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ile 10-15 yıldır sivil toplum kuruluşunda, Halit Ergül ile ticaret ve sanayi odasında 2 dönem çalıştıklarına değinen Doğan, “Burada bulunan yönetim kurulu üyeleri 20 Ocak’a kadar Bolu’da veya Bolu dışında Grand Kartal’ın tüm nimetlerini göğüslerini gere gere kullanıyordu ama o tarihten sonra hepsi kağıt üzerinde, yetkisiz, etkisiz bir parazit oldu.” şeklinde konuştu.

Doğan, Ahmet Demir’in bu aile için ne kadar önemli olduğunu Bolu’daki herkesin bildiğini ileri sürerek, “Bolu’da herkes bilir; Ahmet Demir, bu ailenin maymuncuğudur. Her kapıyı açar, bütün işleri o halleder. Adı belki ‘Gazelle Müdürü’dür’ ama ailenin maymuncuğudur. Zaten dedi ya ‘Benim patronum kimseyi incitmez.’ diye. Emine Mürtezaoğlu Ergül, ailedeki en güçlü karakterdir. Babadan aldığı güçle kardeşinin ve Halit Ergül’ün, tüm şirketin beynidir. Asıl mal sahibi o. Emine Mürtezaoğlu Ergül ile kızları da değerlidir. Ceyda ile Elif aslında işletmelerin tüm dekorasyon malzemelerinin siparişinden, otel yönetiminden spa kiralamalarına, güvenliğinden restoranına her şeye karışırlar.” ifadelerini kullandı.

“6 gündür seyrediyoruz film gibi. Hollywood yapımı bir film yapmaya çalışmışlar ama Bollywood yapımı bir film çıkmış ortaya.” diyen Doğan, yaşanan acılar nedeniyle kurbanların yakınlarından 3 kişinin vefat ettiğini, kendisinin de 2 aydır kanser hastalığıyla mücadele ettiğini söyledi.

Doğan, ömürlerinin sonuna kadar bu davanın takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyerek, “Bizim son görevimiz bu. Sanmasınlar ki sadece biz takip ediyoruz. Bolu’da herkes şu an lanet okuyorlar kendilerine. Bu davayı 78 canın tüm yakınları, başta Bolu olmak üzere tüm Türkiye takip ediyor. Buradan ne karar çıkarsa çıksın emsal karar olacağına eminim. Bu kararla kurumlar, işletmeler aldığı karar ve attığı imzanın ağırlığını bilip işini en iyi şekilde yapacak ya da ‘Attığım imza kağıt üzerindedir.’ diyecek.” diye konuştu.

Tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu’nun eşi Bekir Hacıbekiroğlu ile ilgili mahkeme kayıtlarına şerh düşürmek istediğini de belirten Doğan, “Küçük damat Bekir’in biz müşteki yakınlarından herhangi birinin başına bir şey gelirse baş şüpheli olarak kayıt altına alınmasını istiyorum.” dedi.

“KILICINIZ KESKİN, KARARINIZ ADİL OLSUN”

Ceren Doğan’ın annesi ve Lalin Doğan’ın anneannesi Türkan Yaman ise pamuklara sararak büyüttüğü kızı Ceren ile torunu Lalin’in 21 Ocak gecesi katledildiğini söyledi.

Duruşmalarda 7 gündür dinlediklerinden, bu olayın sadece yangın değil, ortaya çıkan ihmallerle apaçık katliam olduğunu gördüklerini ifade eden Yaman, “Ben, ‘Bir personelin hatasını hepimiz çekiyoruz.’ diyen katil Halit Ergül ve ailesinden şikayetçiyim, davacıyım. Artık bir daha geri gelmeyecekler. Ben bu davadan emsal karar çıkmadıkça başkalarının canı da yanabilir diyorum. O yüzden kaybedilen 78 can için adaletin yerine getirilmesini istiyorum. Kılıcınız keskin, kararınız adil olsun.” diye konuştu.

Dede Yusuf Yaman da Halit Ergül ve ailesiyle uzun yıllardır tanıştıklarını anlatarak, “Halit’te de eşi Emine’de de eşim ile çocuklarımın telefonları kayıtlıdır. Bu kadar yakınız. O gece kızımla oturup kahve de içmişler. Aynı katta kaldıkları halde anlayamıyorum, onlara emanet dilen misafirleri uyandırmadan, kendi çoluk çocuklarını alıp sıvışmışlar. Böyle bir şeyi yapmalarını ben anlayamıyorum, anlam da veremiyorum.” ifadelerini kullandı.

Kendisinin Ergül ailesine her zaman her konuda yardımcı olduğunu anlatan Yaman, “Bu kadar sorumsuzluk olur mu? Size de yazık değil mi? Bu kadar varlığın içinde neden bu kadar şımardınız, ayıptır. Ben de iş adamıyım, benim de 3-5 şirketim var, ben de yönetiyorum. Turizme, Bolu’ya, Türkiye’ye çok büyük kötülük yaptınız. Yazıklar olsun size.” şeklinde konuştu.

Yaman, aile olarak torunu Lalin adına Bolu’da başarılı çocukların eğitim alacağı yatılı fen lisesi yapma kararı aldıklarını da sözlerine ekledi.

Duruşma, müşteki beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.

Meteoroloji’den uyarı geldi! Sıcaklıklar azalıyor, sağanak yağış geliyor

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.