Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel..
Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti, 133 kişi yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve İtfaiye Eri İrfan Acar hakkında 78’er kez ‘Olası kastla öldürme’ suçu ile ‘Olası kastla kasten yaralama’ suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası istendi
32 SANIK YARGILANIYOR
İddianamede ayrıca otelin teknik personeli Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ile Muharrem Şen, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ve eski Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel’in ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İLK DURUŞMA 7 TEMMUZ’DA BAŞLADI
Dava için Bolu Sosyal Bilimler Lisesi içerisinde yer alan spor salonu, 700 kişilik mahkeme salonuna dönüştürüldü. Mahkeme salonu, kamera sistemlerinden altyapısına kadar son teknoloji ile donatıldı. Duruşma öncesinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, davanın ilk duruşması 7 Temmuz’da başladı. Duruşmanın ilk 7 gününde sanıkların tamamı ile müşteki ve tanıkların bir kısmı dinlendi.
‘HAYAT KAYNAKLARIMIZI ALDINIZ’
Duruşmanın 8’inci günü müştekilerin dinlenmesiyle başladı. Yangında diş hekimi kızı Yasemin Tüzgiray (41), damadı Erhan Tüzgiray (48) ile torunları Defne (11) ve Demir Tüzgiray’ı kaybeden Gülşen Boncuk, gözyaşları içerisinde konuşmasına başlayarak sanıklara, “Gözümün içine bakın” dedi. Gülşen Boncuk, “Sebep olanların gözünün içine bakmak istiyorum. Oğlum, gelinim, iki torunum öldü. Gözümün içine bakın. Kendiniz kurtulurken orada yanmaya bırakamazsınız. Ben istiyorum ki siz ölmeyin; her gün, ’78 kişinin katiliyiz’ diye ölmeyin, inleyin. Ölmek temizliktir. Biz artık çocuklarımızı göremeyeceğiz. Ben artık kuzucuklarımızı, çocuklarımızı göremeyecek miyim? Hayat kaynaklarımızı aldınız” diye konuştu.
‘4’ÜNCÜ KATIN TAMAMEN YANDIĞINI GÖRDÜM’
Otelde kayak odasının sorumlusu olarak çalışan Şenol Güven (44), tanık olarak ifade verdi. Yangın anında 349 numaralı odada kaldığını ifade eden Güven, “Kayak odasından sorumluyum. Yangın anında odadaydım. Yanımdaki arkadaşım uyandırdı, ‘yangın var’ dediler. Hızlı bir şekilde kalkarak kayak çıkışından dışarı çıktım. Ben çıktığımda 4’üncü katın tamamen yandığını gördüm. Otelin sağ tarafında merdiven dayalıydı. Ceyda Hacıbekiroğlu’nu gördüm, yabancı uyruklu yardımcısı vardı. Emir Aras’ı da orada gördüm. Merdivenle 20 kişinin kurtarılmasına yardımcı olduk. Yaralılara yardımcı olmaya çalıştık. Alarm duymadım, yangın tatbikatı da yapılmadı. İş güvenliği uzmanı da yoktu. Otelde yağmurlama sistemi yoktu” dedi.
DIŞARIYA NASIL ÇIKTIĞIMI HATIRLAMIYORUM’
Çamaşırhanede çalışan Tahsin Öztürk (57) de tanık olarak ifade verdi. Dışarıya nasıl çıktığını bilmediğini söyleyen Öztürk, “Uyuyordum, ‘yangın var’ dediler. Çamaşırhaneden havlu aldım, üst katlara çıkamadım. Dışarı çıkarak insanlara yardımcı olmaya çalıştım. Dışarıya nasıl çıktığımı da hatırlamıyorum. Dışarı çıktığımda Halit Ergül’ün kızlarını gördüm” diye konuştu.
‘ODALARDA SİGARA İÇİLDİĞİ İÇİN YANGIN DEDEKTÖRLERİNİN KAPATILDIĞINI DUYDUM’
Otelde odalarda bulunan minibarlardan sorumlu olan Tuni Urhan ise otel müdürü Zeki Yılmaz’ın yangının başladığı anlarda “Kimseye haber vermeyin, kendi aramızda halledelim” şeklinde konuşmalar duyduğunu iddia ederek, “9 ile 12’nci katların içeceklerinden sorumluydum. Olay gecesi kayak odasının olduğu katta kalıyordum. Babam da çamaşırhanede çalışıyordu. Bir süre sonra babamla buluştuk ve otelin ön tarafına geçtik. Otelden dışarı çıktığımda saat 03.00’e geliyordu. Yangın alarmı duymadım, yangın tüpü ve yağmurlama sistemi görmedim. Yangın eğitimi verilmedi, tatbikat yapılmadı. İş güvenliği uzmanı bildiğim kadarıyla yoktu. Odalarda sigara içildiği için yangın dedektörlerinin kapatıldığını duydum. Beni Kadir Özdemir işe aldı. Ön tarafa çıktığımda birkaç kişi vardı. Personel arasında, Zeki beyin ‘kimseye haber vermeyin, kendi aramızda halledelim’ dediği konuşuluyordu. Zeki beyin birkaç personeli de garaja gönderdiğini duydum” dedi.
İTFAİYEYİ MUHASEBE ODASINA VE OFİSE YÖNLENDİRDİ İDDASI
Otelde spa merkezi müdürü olan Özhan Göfner tanık olarak beyanda bulundu.
Kapının çalınması üzerine uyandıklarını, dışarı çıktığında dumanları gördüğünü ve otelde çalışan yabancı uyruklu kadınların arayarak restoranın yandığını söylediğini aktaran Göfner, kayak odasından dışarı çıkarken kafasına cam ve yanan tahtaların düştüğünü belirtti.
Yanan binadaki insanların yardım çığlıklarını duyduğunu ağlayarak anlatan Göfner, çamaşırhaneden aldığı havluyu üzerlerine sarıp yardım amacıyla 3. kata çıkmak istediğini ancak başarılı olamadığını, otelin ön tarafındaki sundurmadan merdivenle insanların kurtarılmasına yardım ettiklerini kaydetti.
Göfner, itfaiye kurtarma yaparken sanıklardan Emir Aras’ı gördüğüne değinerek, “İtfaiye kurtarma yapıyor, bir taraftan da otele su tutuyordu. O sırada Emir Aras, itfaiyeye ‘Biraz da buraya su tutun yoksa kurtarılacak yer kalmayacak.’ dedi. Emir Bey’in gösterdiği yerin muhasebe odası ve ofisinin bulunduğu yer olduğunu düşünüyorum. Yangının ikinci günü tutuklu sanık muhasebe müdürü Kadir Özdemir beni aradı, ‘Yangın raporunu bana getirebilir misin? Yangın raporunun altına bir şeyler ekleyecektik.” dedi. Ben de ‘Burası yoğun, getiremem.’ diyerek telefonu kapattım ama daha önce olan yangın raporunu mu yoksa itfaiyenin verdiği raporu mu istedi, onu bilemiyorum.” ifadesini kullandı.
Yangın günü alarm sesi duymadığını ifade eden Göfner, “Denetlemeden 1-2 gün önce basit bir acil durum eylem planı oluşturulmuştu. WhatsApp grubunda belge paylaşıldı, altında benim imzam olduğunu gördüm ama imza bana ait değildi. Birçok kurumda bu böyledir, denetlemeden geçmek için bunun oluşturulduğunu düşündüğüm için üzerine gitmedim. Planı müdürler oluşturmuştur. Depo olarak görülen odalarda kalıyorduk, denetimden önce odayı boşalttık, denetimden sonra odaya tekrar yerleştik.” diye konuştu.
Müşteki avukatının, “Aileyi daha sonra gördüğünüzde tavırları nasıldı?” sorusuna Göfner, “Biraz rahatlardı.” yanıtını verdi.
‘GRİLL PLATE VE BENMARİNİN SAAT 00.30’DA AÇILMAMASI GEREKİRDİ”
Mutfakta şef yardımcısı olarak 3 sezondur çalışan tanık Nevzat Aydın da saat 21.45’te mutfaktan çıktığında sorun olmadığını, bağırışlar üzerine uyandığını, kaldıkları 3. kattan mutfağa yoğun dumandan dolayı çıkamadıklarını söyledi.
Otelin ön tarafına çıktıklarında yangının büyüklüğünü gördüğünü aktaran Aydın, yangında alarm sesi duymadığını, yangın eğitimi de almadığını belirtti.
Sanıklardan mutfak personeli Faysal Yaver’in, restoran ve mutfaktaki güvenlik kamerası görüntüsü izletilen, “grill plate” isimli elektrikli cihaz ve “benmari” cihazının bulunduğu yeri tespit etmesi istenen Aydın, cihazların bulunduğu yeri göstererek, “Grill plate ve benmarinin saat 00.30’da açılmaması gerekirdi.” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının, “Ama o saatte açılmış.” şeklindeki sözüne Aydın, “Açılmaması gerekirdi.” şeklinde karşılık verdi.
“GRİLL PLATE CİHAZI TERMOSTATININ ZAMAN ZAMAN ARIZA YAPTIĞINI DUYDUM”
Mutfak bölümü çalışanlarından tanık Sebahattin Özdoğan ise yangında otelde bulunmadığını söyledi.
Grill plate isimli cihazın kablosunun yangından önce değiştirilip değiştirilmediğini bilmediğini belirten Özdoğan, “Grill plate cihazının davlumbazı vardı. Yangına müdahale ekibi yoktu. Otelin mutfak kısmında 1 yangın tüpü vardı. Grill plate cihazı termostatının zaman zaman arıza yaptığını duydum. Termostatın belirli ısıdan sonra atmadığını duyduk. Orada görevli olarak çalışan Mustafa var. Ondan duydum. Elektrikçiler bakardı. Grill plate ile benmari cihazı yan yanaydı, aralarında 60-70 santimetre mesafe vardı.” şeklinde konuştu.
GENEL MÜDÜR VE AİLESİNİN ODALARINI TERK ETTİKLERİ ANA İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER ORTAYA ÇIKTI
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınında otelin Genel Müdürü Emir Aras, eşi Yönetim Kurulu Üyesi Elif Aras ve çocuğunun yangının başlamasından kısa süre sonra odalarını terk ettikleri anın görüntüleri ortaya çıktı.
Güvenlik kamerası görüntülerinde, bilirkişi raporuna göre saat 03.16’da yangının başlamasından sonra tutuklu sanık Emir Aras ve ailesinin saat 03.34’te odalarından koşarak çıktıkları görülüyor.
Emir Aras’ın ailesiyle kaldığı 7’nci kattaki odasından çıktıktan sonra koridorun sonuna doğru koştuğu, bir süre sonra geri geldiği ve odaya girdiği yer alıyor.
Aras’ın eşi, otel sahibi Halit Ergül’ün kızı ve Yönetim Kurulu Üyesi tutuklu sanık Elif Aras’ın da koridora bakarak panik içinde odaya geri döndüğü, bir süre sonra aile üyelerinin üstlerini giyinmiş şekilde odadan çıkarak koridor boyunca koştukları görülüyor.
Görüntünün sonunda koridorun kısa süre içinde dumanla kaplandığı da kayıtlara geçiyor.
Müşteki Akişli tepki göstermişti
Duruşmada müşteki olarak dün söz alan, yangında annesi, kardeşi ve yeğenini kaybeden Bülent Akişli, kamera kayıtlarını izlediğini belirterek, “Emir Aras gözümün içine bakar mısın? Bugün sabah kamera kayıtlarını izledim. Diyordun ya ‘Kapıları çaldım, bağırdım.’ Hiç alakası yok, kapıyı açtın, telefonla dışarı çıktın, içeri girdin, eşini ve çocuğunu aldın, o masum insanlara sesini bile çıkarmadan çıkıp gittin. Sen 7. katta yatarken benim annem, kardeşim ve yeğenim de 7010 numaralı odada yatıyordu vicdansız, aynı koridordasın.” sözleriyle tepkisini dile getirmişti.
TANIKLARIN DİNLENİLMESİNE DEVAM EDİLDİ
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen davada tanıkların dinlenilmesine devam edildi.
Teleski görevlisi Murat Duman, Grand Kartal Otelle hiçbir bağlantılarının olmadığını söyledi.
Yangından, Kartal AŞ’nin lojmanında uyurken tutuklu sanık Hüseyin Özer arayınca haberi olduğunu ifade eden Duman, “Otele gidip katlara çıkmaya çalıştım. Dumandan çıkamadım. Sonra aşağı inerek diğer görevlilere yardım ettim. Jeneratörü ben kapattım. Saat 04.20’ten sonra kapattığımı hatırlıyorum. Ben gücü keserken AFAD ve jandarma elektrik bağlantısı ile ilgileniyordu. Ben akımı kestiğimde SEDAŞ tarafından kesintinin yapıldığını biliyorum. Onlar kesmeseydi jeneratör çalışmazdı.” dedi.
Duman, jeneratörün kapatılması nedeniyle alarmların ve uyarı sirenlerinin çalmaması gibi bir durumun meydana gelmesi konusunda bilgisinin olmadığını belirterek, “Bu tarz sistemlerin pilli olduğunu biliyorum. Elektrik ve jeneratör bağlantısı kapandığında onların etkilenmeyeceğini düşünüyorum. Ben alarm duyup duymadığımı hatırlamıyorum.” ifadesini kullandı.
Otelin, kazan dairesindeki elektrik panosunun bulunduğu alanın güvenlik kamera kayıtları izletilen Duman’a, saat 03.49’da söz konusu yerde olan kişinin kendisi olup olmadığı sorusuna, “Yangın esnasında o tarafa geçmiş olabilirim ama o kişinin ben olup olmadığını hatırlamıyorum. Burasının trafo bölgesi olması lazım ama tam seçemiyorum.” diye konuştu.
Gazelle Otel’in teknik servis görevlisi olarak 2,5 yıldır çalıştığını anlatan Bahadır Bahar ise otelin elektriğinin kim tarafından kesildiği ve jeneratörü kimin kapattığı konusunda bilgi sahibi olmadığını belirtti.
Bahar, bir yangın esnasında elektrik kesintisinin ne zaman yapılacağı konusunda bir eğitiminin olmadığını da sözlerine ekledi.
Duruşmaya Alanya’dan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katılan müşteki Sabahattin Kanatlı, White Fox isimli iş yerinde yangından önce 1,5 ay çalıştığını dile getirdi.
Kendisinin söz konusu işletmede bulaşıkçı olduğunu aktaran Kanatlı, “İlk denetleme olduğunda ben işe başlamamıştım. Ben geldikten sonra ikinci denetleme oldu. Tarihlerini tam hatırlamıyorum ama yangından 1-1,5 hafta önce geldiler.” ifadesini kullandı.
Kanatlı, sanıklardan şikayetçi olmadığını söyledi.
Tanık elektrik personeli Bahadır Özkuru da Grand Kartal Otel’deki aydınlatmaları yenilediklerini belirtti.
Uzun süre bu işte çalıştıklarını kaydeden Özkuru, “Grand Kartal Otel’in kendine özel bir elektrik personeli yoktu. Biz de oraya lambaları değiştirmek için gittik. Şov bölümünü biraz bilirim ama detayını bilmem.” diye konuştu.
Şov alanı ile mutfakta bulunan elektrikli araçların bakım ve sorumluluğunun kimde olduğunu da bilmediğini dile getiren Özkuru, “Benim o otelle ilgili detaylı bilgim yok. Elektriği tutuksuz sanık Bayram Ütkü kapatmıştır diye düşünüyorum ama birinden talimat alıp almadığını bilmiyorum. Böyle bir durumda kimin böyle bir talimat verebileceğini de bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.
Özkuru, sezon öncesinde şov alanı ile ana restoran kısmındaki aydınlatmaları değiştirdiklerini söyleyerek, “Lambaları ledler ile değiştirdik. Bu ledler katlarda bulunan dokunmatik ekranlara bağladı. Tek bir noktadan kontrol ediliyordu. Bu çalışma esnasında sigortalar değiştirilmedi. Bu işlemleri Hüseyin Özer ile yaptık. Tahsin Pekcan bize 2 hafta kadar yardım etti. Ayrıca farklı bir elektrik firması bize destek verdi. Bunların yapılması talimatını tutuklu sanık Emir Aras verdi.” diye konuştu.
Aydınlatma sisteminin sigortalarının diğer elektrik şebekesinden ayrı olduğuna işaret ederek, “Bu ledlerin gücü 4 vattır. Buraya ayrı sigorta takılabilir. Bunu özel firmadan gelen elektrikçilerin yapmış olması gerekiyor. Orada aşırı yük olduğunda sigorta atması olmadı diye biliyorum. Orada kaçak akım rölesi de yoktu.” şeklinde konuştu.
Tanık Erol Özak da daha önceki beyanının doğru olduğunu belirterek, “Yangından birkaç gün sonra beni bir numara aradı. Saat 17.30 civarında 2 kişinin itfaiyeye geldiğini, koşarak içeri girdiğini belirtti. Daha sonra bana ‘İfade verebilir misin?’ dedi. Bunlardan biri Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener imiş ama diğerinin ismini tam bilmiyorum. Zannedersem evrak yakmışlar. Beni arayan kişi bunu söyledi. Başka da bir şey demedi. Orada kamera kayıtlarının silinmeye çalışıldığını da belirtti.” diye ifade etti.
Bu ifadeyi kamera kayıtlarından belli olur ve duruşmanın gidişatına etki eder diye yetkililere bildirdiğini ileri süren Özak, “Ben ifademde geçen Furkan beyi tanımıyorum. O kişi, o gün nöbetçi olan personelmiş. Ben o gün Furkan’ın nöbetçi olduğunu öğrendim.” diye belirtti.
Tanık Furkan Berk Aydoğdu, Erol Özak’ı sanayiden dükkanı olduğu için tanıdığını söyledi.
Sedat Gülener ve Kenan Coşkun’u tanıdığını dile getiren Aydoğdu, “Ben 7 aydır itfaiyedeyim. Sedat Gülener ve Kenan Coşkun’u binanın içinde evrak yakarken görmedim. Kamera kayıtlarını silmeye çalıştıklarını görmedim. Erol Özak’ın neden böyle bir iddiada bulunduğunu bilmiyorum.” diye konuştu.
Sedat Gülener ve Kenan Coşkun’u, yangının üçüncü günü sabahında itfaiye çevresinde birlikte gördüğünü kaydeden Aydoğdu, “Ayrı ayrı geldiler. İkisi beraber itfaiye personelini yangındaki çalışmalarından dolayı tebrik edip sonra ayrıldılar.” dedi.
Bu arada, Aydoğdu ve Özak’ın telefon numarası HTS incelemesi için alındı.
Sedat Gülener’in avukatı Erol Özak hakkında “yalan beyanda bulunmaktan” dolayı suç duyurunda bulunacaklarını bildirerek, bunun kayıtlara geçmesini istedi.
“Ben 3 çocuğumu geri istiyorum”
Yangında kızı Ayşemin Elif Doğan, damadı Mehmet Cem Doğan ve 12 yaşındaki torunu Ayşe Maya Doğan’ı kaybeden Güngör Gültekin ise müşteki olarak beyanda bulundu.
Ne söyleyeceği hakkında fikri olmadığın belirten Gültekin, “Ben neredeyse kendimi suçlu hissedeceğim. Kim suçlu, kim değil bilmiyorum. Ben 3 çocuğumu geri istiyorum. Ben Ali suçlu, Veli suçlu bilmem. Balık baştan kokmuş. Hepsi suçlu benim için. Yaşadıklarımı anlatmaya kalksam zaten buradakiler duramaz. Sağlam giren ölü çıkar mı? Ben şimdi burada ölsem kim suçlu?” ifadesini kullandı.
Gültekin, sanıkların “ben suçlu değilim”, “benim adım var sanım yok”, “otel benim değil” gibi ifadeler verdiklerine değinerek, şunları söyledi:
“Sapasağlam, hiçbir şeyi olmayan o insanların hali ne olacak? O yaşta toprağa girenlerin hali ne olacak? O yaşta toprağa girmek ne denmek? Bu kadar rezalet olur mu? Biz ne yapacağız? Ölene kadar böyle mi bekleyeceğiz? Ben adalet istiyorum, başka bir şey değil. Suçlu kimse bulsunlar. Benim çocuğum turizm oteline girdi. Turizm Bakanı gelsin. Başka da söyleyecek bir şeyim yok.”
Oteldeki kusurların neden hiç kimsenin dikkatini çekmediğini soran Gültekin, “Yok elektriği açmamış, yok çeşmesi bozulmuş, sağlam yeri yok muydu bu otelin? Tam olan bir yerini söyleyin. Kendileri sapa sağlam çıkıyor. Hiçbir şey olmuyor. Benim damadım 190 santimetre boyundaydı. Kızım sapasağlamdı. Onlar nasıl öldü acaba bilmiyorum. Biz mezara diri diri gömüldük. Şikayetçiyim.” ifadelerini kullandı.
“O gece hiçbir alarm sesi duymadım”
Otelde resepsiyon şefi olarak görev yapan Görkem Ustaoğlu, tanık beyanında, işe Gazelle Otel’de başladığını, kış sezonunda Grand Kartal Otel’de görevlendirildiğini anlattı.
Yangın esnasında 2. katta bulunan 2001 numaralı odada 4 kişi kaldıklarını aktaran Ustaoğlu, “Bizim katımızda herhangi bir şey yoktu. Katta bulunan 20-25 kişi ile birlikte 3. kata çıkmaya çalıştık. Dumandan dolayı geri döndük. Kayak odasına indik. O katta bulunan herkes neredeyse uyanmış ve çıkmaya hazırdı.” dedi.
Ustaoğlu, binadan dışarı adım atar atmaz restoran katında patlama olduğuna dikkati çekerek, “Kafamızı kaldırdığımızda alev püskürüyordu. Ön tarafa geçtik. O esnada telefonum çalmış, gececi resepsiyonist beni aramış. Devamında insanlara yardım etmeye çalıştık insanlara. O gece hiçbir alarm sesi duymadım.” diye konuştu.
Kaldıkları katta yangın tüpü olmadığını ancak otelin belli noktalarında bulunduğunu dile getiren Ustaoğlu, “Resepsiyonda aktive edilecek bir alarm sistemi yoktu. Ama genel kontrol kutusu diye bir şey vardı Zeki Yılmaz’ın ofisinde. Ne olduğunu bilmiyorum. Bir defa kendi kendine ötmeye başladı ve kapanmadı. Gelip teknik kapatmıştı. Bizim çalıştırabileceğimiz bir şey değildi. Otomatik çalışıyordu. Bize bu cihazın neden çalıştığı ve çalıştığında ne yapacağımız konusunda eğitim de verilmedi.” şeklinde konuştu.
Ustaoğlu, kendisine denetlemelerle ilgili sorulan sorulara da cevap vererek, otel sahibi tutuklu sanık Halit Ergül’ün denetleme olduğu gün otelde kaldığını iddia etti.
Görkem Ustaoğlu’nun beyanları üzerine söz alan sanık Halit Ergül, “İtfaiye ve turizm bakanlığı denetiminde ben otelde değildim. Yalan beyanda bulunuyor.” diye konuştu.
Bunun üzerine tanık Ustaoğlu, “Halit Bey bu sezon 2 kez otele geldi, o geldiği dönemden biri de denetim dönemiydi.” dedi.
Duruşma, diğer tanık ve müştekilerin beyanlarıyla devam ediyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.