İran derin devletine Mossad sızıntısı! Güvenlik krizi tırmandı: ‘Ülkede Eli Cohen’ler var’

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr –Middle East Eye’a (MEE) konuşan kaynaklar, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarından hemen önce Tahran’ın bazı ülkeler tarafından uyarıldığını öne sürdü. İranlı yetkililer, gelen istihbarat üzerine alarm seviyesini yükseltmiş olsa da, saldırılar başladığında hem askeri hem de siyasi kadroların hazırlıksız yakalandığı belirtiliyor. Saldırının boyutu ve kolaylıkla gerçekleşmesi, Tahran’da şok etkisi yarattı.

MEE’nin aktardığına göre İran yönetimi, bu durumun arkasında Mossad’a çalışan ajanlar, ücretli muhbirler ve çoğunluğunu Afgan göçmenlerin oluşturduğu iddia edilen paralı hücrelerin olduğuna inanıyor. İsrail’in uzun süredir İran içinde istihbarat faaliyeti yürüttüğü, ajan devşirip muhbir ağı kurduğu ifadeler arasında.

Kaynaklar, üst düzey birçok İranlı yetkilinin hareketlerinin bir süredir izlendiğine dikkat çekerken, bankalar ve devlet kurumlarına yönelik siber saldırılarla bu isimlerin kişisel bilgilerinin ele geçirilmiş olabileceğini de belirtti. Bu durumun, İsrail’in İran devlet mekanizmasının derinliklerine sızma kabiliyetini ciddi şekilde artırdığı görüşü öne çıkardı.

‘KİMİN İÇİN ÇALIŞTIKLARINI BİLMİYORLARDI, TALİMATLARI UYGULADILAR’

İsrail’in İran içinde uyguladığı istihbarat faaliyetleri yeni değil ve yetkililer de bu konuda ilk kez konuşmuyor. Bu konuda İran’ın eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın 2021 yılında yaptığı açıklama, en akılda kalıcı ve örnek gösterilen açıklamalardan birisidir. Eski Cumhurbaşkanı, daha önce yaptığı açıklamada, İran İstihbarat Bakanlığı’ndaki İsrail masasının başındaki kişinin aslında bir Mossad ajanı olduğunu ve daha sonra tutuklandığını kamuoyuna açıklayarak, “İsrail casuslarını takip etmekten sorumlu en üst düzey yetkilinin kendisi nasıl böyle bir casus olabilir? İsrail operasyonlarını tek bir kişinin tek başına yönetmesi mümkün mü?” diyerek, İsrail’in tahmin edildiğinden daha derin noktalara nüfuz ettiğini iddia etmişti.

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarında İran Silahlı Kuvvetleri ve İran Devrim Muhafızları’nda görev alan çok sayıda üst düzey yetkili hayatını kaybetti. Hükümet Medya Konseyi üyesi Fayaz Zahed, televizyonda yayınlanan röportajında yaşananlara ilişkin konuştu ve İsrail’in İran’ın güvenlik birimlerine yaptığı sızmanın derinliğini vurgulamak için bazı olayları örnek gösterdi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanı Hüseyin Selami’nin, savaşın ilk günü olan 13 Haziran sabahı saat 01.30’da, İran devlet televizyonu başkanı Peyman Cebelli’yi İsrail’in o gece bir saldırı planladığı konusunda uyardığını söyleyen Zahed, Selami’nin bu konuşmadan 90 dakika sonra bir İsrail saldırısında öldürüldüğünü söyledi. Bu da, üst düzey İranlı yetkililerin yaklaşan saldırının farkında olduklarını ancak bunu engelleyemediklerini gösteriyor.

Üst düzey yetkililerin tuzaklara çekilmiş olduğunu ifade eden Zahed, İran Devrim Muhafızları İstihbarat Şefi Muhammed Kazemi’nin, İsrail tarafından bombalanan binaya bilerek yönlendirildiğini ima ederek, istihbarat binasına Kazemi’yi kimin yönlendirdiğinin sorgulanması gerektiğini söyledi. Dokuz Devrim Muhafızı generalinin Genelkurmay Başkanlığı binasında yaptığı toplantıdan İsrail’in önceden haberdar olduğunu belirten Zahed, saldırı için geç kalan generalin gelmesinin beklendiğinin tespit edildiğini söyledi. Zahed, “Genelkurmay Başkanlığı’nda 9 kişinin bir araya geldiği, bir kişinin geç gelmesinin ardından saldırının yapılması basit bir mesele değil. İstihbarat Bakanlığı ve Devrim Muhafızları istihbaratı ciddi ve kapsamlı bir soruşturma yürütmeli. Sorunun kökenine inilmeden, bir daha olmayacağının garantisi yok. Suçlular hâlâ görev başında olabilir ve başladıkları işi bitirmeye hazır olabilirler“detayını paylaştı.

‘SIZINTILAR YENİ DEĞİL’

İran güvenlik birimlerinde görev alan eski bir yetkili, MEE ile yaptığı görüşmede, İsrail’in yaklaşık yirmi yıl önce sistemdeki zayıflıkları kullanarak İran’ın istihbarat altyapısına sızmaya başladığını anlattı. Kaynak, bu konudaki en önemli dönüm noktasının 2005 yılında Ahmedinejad’ın kazandığı seçimler olduğunu düşündüğünü belirterek, “O dönemde istihbarat teşkilatında bir kopuş yaşandı. 1980’lerde deneyim kazanan uzmanların çoğu kenara itildi. Saha deneyimi olmayan yeni bir nesil devraldı. Bu bizi önemli ölçüde zayıflattı“vurgusunu yaptı.

2009 yılında İran genelindeki protestolara karşı olan ve dini lidere sadakat gösteren birçok kişinin devlet kademesinde hızla yükseldiğini belirten kaynak, “Bu ortam, yabancı varlıkların sistemde fark edilmeden yükselmesine olanak sağladı. Sistem ideolojik hale geldikçe, yabancı casuslar yerine başı açık kadınlara ve muhaliflere baskı yapmayı öncelik haline getirdi. Güvenlik birimlerinin kendi içindeki rekabeti de istihbarat zafiyetini artırarak iç karışıklığa ve yetki tartışmalarına sebep oldu” dedi.

ÖLDÜ SANDILAR, YAŞADIĞI ORTAYA ÇIKTI

‘12 gün savaşı’ olarak adlandırılan çatışmaların ardından geçen sürede İran İstihbarat Bakanlığı, 23 üst düzey yetkiliye yönelik suikast girişimlerini engellediğini ve 20 Mossad ajanını tutukladığını açıkladı. Ancak ülke genelinde İsrail adına çalıştığı düşünülen kişilere yönelik çalışmalar sürüyor. Bu isimler arasında en dikkat çekenlerden biri de İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski başkanı ve dini liderin danışmanlarından Ali Şamhani. Şamhani’nin ilk etapta İsrail saldırısında öldürüldüğü düşünülüyordu. Ancak daha sonra yaşadığı ortaya çıkan Şamhani, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada saatlerce enkaz altında kaldığını iddia etti. Ancak bu açıklamaya rağmen birçok kişinin Şamhani’ye karşı şüphesi bitmedi. Eski milletvekili Gulamali Caferzade İmenabadi, “Televizyonda yüzüne dikkatlice baktım. Üç saat boyunca enkaz altında kaldığına dair hiçbir işaret yoktu” diyerek şüphelerini dile getirdi. Son on yılda Şamhanî’nin iki yardımcısının İsrail adına casusluk yaptıkları iddiasıyla tutuklandığı biliniyor.