Uzmanlar, Balıkesir’in yanı sıra başta İstanbul olmak üzere çevre illerde de hissedilen depremin etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Jeoloji yüksek mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, dün kırılmanın gerçekleştiği fay hattının Gediz..
Uzmanlar, Balıkesir’in yanı sıra başta İstanbul olmak üzere çevre illerde de hissedilen depremin etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Jeoloji yüksek mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, dün kırılmanın gerçekleştiği fay hattının Gediz civarlarında başlayarak Simav’dan geçtiğini ve Sındırgı’nın batısına kadar uzandığını söyledi.
Depremin gerçekleştiği fay hattı üzerinde 1970, 2011 ve 2009’da da depremlerin yaşandığını belirten Tüysüz, “Bu fay geçmişte çok sayıda deprem üretmiş. O nedenle aktifliğini kanıtlamış bir fay olduğunu söyleyebiliriz. Deprem olduktan sonra da yaklaşık 250 civarında artçı deprem oldu. En büyüğü 4,6 olmak üzere çok sayıda deprem oluşturmuş, oluşturmaya da devam edecek olan bir fay olarak değerlendirebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Marmara Denizi’nde de uzun yıllardır bir deprem beklentisi olduğunu hatırlatan Tüysüz, “17 Ağustos 1999’dan bu yana beklenti içerisindeyiz. Yine Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Bingöl Yedisu, Erzincan Ovası’nın doğusunda yer alan bir bölgedir. Bu ikisi süresini doldurmuş ve 7’nin üzerinde deprem beklentisi olan yerler. 6 Şubat depreminden önce benzeri beklentiyi aslında Antakya ve Kahramanmaraş için de dile getirmiştik. Orası artık birkaç yüzyıl deprem olacak bir bölge değil. 7’nin üzerinde deprem beklediğimiz bu yerler dışında Türkiye’de 500 tane fay var. Dolayısıyla bunlardan herhangi biri 5’lik, 6’lık bir deprem üretirse bizim için şaşırtıcı olmaz. Bunları çok fazla da hesaplayamıyoruz.” diye konuştu.
YAPI VE ZEMİN SAĞLAMLIĞININ ÖNEMİ
Prof. Dr. Tüysüz, depreme dayanıklı yapılar inşa etmenin önemine vurgu yaparak, “Dün yıkılan binanın içerisinde, gördüğüm kadarıyla 10-15 santimetrelik yuvarlak çakıllar var. Bu beton için kabul edilebilir bir şey değil. Artık hem nervürlü demir hem hazır beton kullanılıyor.” dedi.
Binalarda zeminin önemine de dikkati çeken Tüysüz, dünkü depremin ilçeye çok yakın olduğunu ve Sındırgı’nın içinden geçen fayın üzerinde yaşandığını belirtti.
Deprem öncesi alınabilecek tedbirlere ilişkin AFAD gibi kuruluşların çok sayıda yayını olduğunu dile getiren Tüysüz, şu uyarılarda bulundu:
“Evdeki eşyaları sabitledik mi? Bir deprem hazırlığımız var mı? Bir yangın çıkarsa ne yapacağız? Yangın söndürücümüz var mı? İlk yardım öğrenebiliyor muyuz? Hiç değilse basit bir ilk yardımı öğrenmek gerekiyor. Kendimizi öncelikle depreme hazırlamalıyız. İkincisi de depreme karşı dirençli bir yerleşim için idari mekanizmayı biraz zorlamamız, beklentilerimizi yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. Biz depreme hazır bir ülke olamadık. Deprem ya da başka bir afet, yangın, kuraklık, sel, heyelan bütün bunlara önceden hazırlanılırsa en az zararla atlatılır. Yoksa biz böyle her deprem olduktan sonra oturup iki gün fay tartışır, üçüncü gün unutur gidersek bu tür olayları daima yaşamaya mahkum bir toplum oluruz.”
“YIKILAN 4 BİNANIN TAMAMI 2000 YILI ÖNCESİ YAPILARDI”
İstanbul Arel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan da bu tür depremlerin bölgede beklenen sarsıntılar olduğunu belirterek, “6,1 büyüklüğündeki deprem büyük bir deprem. Hasarın az olmasının en önemli nedeni nüfus yoğunluğunun düşük olması” dedi.
23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen depremde yıkım olmamasına karşın Balıkesir’de hasar görülmesini, kırsal bölgelerde mühendislik hizmeti almayan yapıların olmasıyla ilişkilendiren Altan, “Metruk ve depreme dayanıksız binalar yıkıldı. Yıkılan 4 binanın tamamı 2000 yılı öncesi yapılardı.” değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Altan, afet riskini azaltmak için yapı stokunun önemine işaret ederek, “2000 yılı öncesi yapılarımızı tek tek kontrol etmemiz gerekiyor. Eski yapılarımızı güçlendirelim veya yıkıp yeniden yapalım. Sağlam olanlar kalabilir. Fay hatlarını kontrol edemeyiz ama binalarımızı depreme dayanıklı hale getirebiliriz.” dedi.
Devletin kentsel dönüşüm kapsamında “Yarısı Bizden” kampanyası gibi desteklerinin olduğunu hatırlatan Altan, “Devletimiz üzerine düşen görevi yapmaya çalışıyor. Belediyelerimizde kentsel dönüşüm başkanlıkları kuruldu. Bunların Türkiye çapına yayılarak devam etmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm projelerine ağırlık verilmeli. İstanbul son yıllarda bu konuda ivme kazandı ancak yeterli değil. Depremi afet olmaktan çıkarmanın yolu binaları güvenli hale getirmek.” ifadelerini kullandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.